28 Mart 2013 Perşembe

Aile meclisinin Facebook sohbeti / Feyzi Hepşenkal / 26 Mart 2013


                                                                Tek karelik Titanic!

Aile meclisinin Facebook sohbeti

Yılların “iktisat Hocası” olan ama 2004-2009 arasında AK Parti’den İzmir İl Genel Meclisi üyeliği yaptıktan sonra siyasete iyice ısınan Prof. Adnan Gülerman, Cuma günü akşamüzeri Facebook’ta ilk ateşi yaktı:
“İşte, dik duran, diri olan ve bir dünya devleti haline gelen Türkiye'nin zaferi: İsrail Mavi Marmara cinayeti sebebiyle özür dilemiş, tazminat ödemeyi kabul etmiştir. Ayrıca, Gazze'ye uygulamakta olduğu ambargoyu kaldırmayı kabul etti.”
Sonra oğlu Burhan Gülerman devreye girdi:
“Keşke Türkiye’nin zaferi olsaydı. Bu resmen Obama’nın zaferi veya zafer de değil de baskısı demek daha doğru olur. Malum ya, Büyük Ortadoğu Projesi’nin işlemesi lazım. İsrail’e özür diletmek aynı zamanda Erdoğan’nın son günlerdeki puan kaybının düzeltilmesi için hem de tam bu günlerde yapılması çok gerekliydi.”
Facebook’ta toplanan “aile meclisi” sohbete devam etti.
“Burhan, bakıyorum da sadece iç siyaset de değil dış siyasette de uzman olmuşsun. Belki bu mesajını okuyanlar senin için Dışişleri Bakanlığı da düşünebilirler. Kutlarım.”
“Siyasetle alakam olmadığını daha evvelce de söylemiştim. Sadece sade bir vatandaş olarak düşündüklerimi söylüyorum hepsi bu. Şimdi durup dururken nereden çıktı bu özür meselesi. Zamanlamaya da dikkat et. Çark tıkır tıkır işliyor. Büyük Ortadoğu Projesi’nden bir pasaj.”

* * *

Cumartesi günü sabahı “torun” Mehmet Gülerman sohbete katıldı:
“Amcama katılıyorum. Netanyahu öyle durup dururken özür dileyecek bir adam değil. Türkiye’nin dik durduğu falan da yok maalesef. O sadece AKP seçmeni için yaratılan görüntü. Aynı ‘van minut’ vakasında olduğu gibi. Elâlemin piyonuyuz, maşasıyız o kadar.”
“Dört yıldır süren sıkıştırmaların sonunda Netanyahu kaçacak delik bulamayınca özür dilemeyi, tazminat ödemeyi ve Gazze'ye ablukayı kaldırmayı kabul etmek zorunda kaldı. ONE MİNUTE dik duruşunu anlayabilmek için Türkiye'nin bir dünya devleti olduğunu kabullenmek gerekir. Rahmetli ÖZAL ‘Alışırsınız, alışırsınız’ demişti. Sabırlı olun, zamanla siz de alışacaksınız.”
“Dede sen AKP tezahüratını bırak da, şunu bi izle:
İzle de gör, uğruna şiirler döşendiğin adamı...”
“Biz de Amerika’ya yalakalık etseydik, kulluk etseydik çoktan köşe dönerdik. Dik duruş esas bizim davranış biçimimiz. ‘One Minute’ dik duruş değil Kasımpaşalık bence. Bir devlet adamına yakışmayacak hareketlerin dik duruş olarak nitelendirilmesine de kusura bakma şaşıyorum.”
Yorumlarına, ileri görüşlerine bayılıyorum. Senin bu sözlerini muhalefet herhalde altın harflerle arşivine ‘Bizi destekleyenlerin altın fikirleri’ başlığı altında saklayacak.”

* * *

Gülerman Ailesi, Facebook’ta yaptıkları sohbeti aktardığım için dilerim beni hoş görür.
Çünkü herkesin “dede, oğul ve torun” arasında geçen bu uygar tartışmayı görmesini ve onlara özenmesini istedim.


Masal gibi!

İzmir Narkotik Büro Amirliği ekipleri, Hollanda'dan kente uyuşturucu madde getirilip, sokak satıcıları vasıtasıyla turizm merkezlerinde piyasaya sürüleceğini haber almış.
Takip sonucu, Küçükyalı Semti'ndeki E.A.'ya ait lüks bir villaya, şüphelilerin kaldıkları otellere ve araçlarına baskın yapılmış.
Narkotik köpeği Diablo'nun da katıldığı baskınlarda, “Ferrari” markalı 38 bin 400 ecstasy hap ele geçirilirken, çifte vatandaşlık statüsüne sahip D.P., dayısı N.P. ile E.Y. gözaltına alınmış.
N.P. lüks villanın sahiplerinin şoförlüğünü yapıyormuş ama villa sahiplerinin uyuşturucu haplarla ilgisi yokmuş.
Falan.
Filan.
Masal gibi anlattığıma bakmayın.
Meğer İzmir’de neler oluyormuş da, 38 bin 400 uyuşturucu hapın depolandığı villanın sahipleri başta; kimsenin haberi yokmuş!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder