27 Ağustos 2013 Salı

Ararlarsa, korkmayın / Feyzi Hepşenkal / Milliyet Ege / 27 Ağustos 2013


Ararlarsa, korkmayın

Telefon çalar.
“Ben Başkomiser falan filan. Siz falanca kişi misiniz?”
“Evet.”
“Filanca adreste mi oturuyorsunuz?”
“Evet.”
“TC kimlik numaranız şu mu?”
“Evet.”
“Falanca bankada hesabınız var mı?”
“Evet.”
Bu arada fonda telsiz sesi duyulur.
Kısa bir ara.
“Şimdi sizi Savcı Beye bağlıyorum.”
Yine kısa bir ara.
Başka bir ses duyulur:
“Sakın kimseye aradığımızı söylemeyin. Birazdan operasyon yapılacak. Bize acilen bankadaki hesabınızdan 100 bin TL çekip, verin. Acil operasyon için gerekli bu parayı Devlet size daha sonra ödeyecek.”
Falan, filan…

* * *

Bakmayın siz “falan filan” dediğime.
Anlattığım olay kurmaca değil.
Gerçek.
Aynen yaşandı.
Benzerleri ise sürekli yaşanıyor.
Özellikle huzur içinde emekliliğini yaşamaya çalışan çok kişi bankadan paralarını çekip, bu dolandırıcılara çoktan kaptırdı.
Sorun tanıdığınız bankalara, bankacılara.
Bakın, neler anlatacaklar.

* * *

İlle de tuzağa düşmek şart değil ayrıca.
O an yaşanan heyecan, korku, panik; bu insanların geride kalan ömürlerden kim bilir kaç yılı alıp, götürdü.
Yürekler sıkıştı.
Tansiyonlar çıktı.
İnsanlar günlerce kâbus gördü.

* * *

Ve dikkat.
Arayanlar daha önceki kontör ve benzeri soyguncular gibi kör kuyuya taş atmıyor, boşuna olta sallamıyor.
Ellerinde insanların “özel bilgileri” var.
İsim, adres, telefon, TC kimlik numarası, banka kayıtları…
Tamam.
TC kimlik numaraları artık ayağa düştü.
Kapıya bir zarf getiren “TC numaranı vermeden, vermem” diyor.
Ama iş banka hesaplarına gelince…
Orada durun işte.
Nereden almış olabilirler o bilgileri?
Bu kişiler sıradan dolandırıcı olamaz.
“Organize suç örgütlerini” olmayacak yerlerde aramasın kimse. Belli ki, bir telefon kadar yakınlar bize!
Kim bunlar?
Yüce devletimizin “herhalde” bir fikri vardır.


Dedim ki…

Bizim meydanlarımız ne Tahrir, ne de Adeviyye, Rabia veya Mansuriye olacak.
Kim ne derse desin ve ne yaparsa yapsın, bizim meydanlarımız Atatürk olacak, Cumhuriyet olacak,  Taksim olacak.

* * *

Türkiye tarihi boyunca böylesine savrulmamıştı dış politikada.
Sıfır sorundan geldiğimiz yere bakın...
Sıfır bile büyük hale geldi,  bizi bu hale düşürenlerin yanında!

* * *

Ağlama ve Keder Partisi...

* * *

Bakan Davudoğlu, “Suriye rejimi, insanlık suçlarının en büyüğünü işleyerek, bir kitle kimyasal silah saldırısı gerçekleştirdi” diyor.
Hemen sonra “Bundan kimin mesul olduğu konusu ortaya çıkarılmadan, insanlık vicdanının bunu kabul etmesi mümkün değildir” diye de ekliyor.
Sormazlar mı adama:
“Senin kafan iyi mi?”
Zaten hükmünü baştan vermişsin.
“Araştırılsın” demek, neyin nesi?



Hey… İzliyorum seni!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder