19 Ağustos 2013 Pazartesi

Kısaca… 1 numara… / Feyzi Hepşenkal / Milliyet Ege / 19 Ağustos 2013


Kısaca… 1 numara…

Türkiye, çocuklu ailelerin tatil için tercih ettiği ilk ülke olmuş.
Haberi okuyunca “eyvah” dedim.
Çünkü iki buçuk ay önce yazmam gereken şeydi bu konu.
Çünkü gözümle görmüştüm, çocuklu ailelerin “neden Türkiye’yi” tercih ettiğini!
Hamdi Türkmen “özel bir rica” bulunmuştu.
Onu kırmam mümkün mü?
Asla.
Ben de o ricanın icabı, Kuşadası’na gitmiştim Mayıs ayının son günü.
Mesele şuydu ki, Aqua Fantasy Oteli’nde düzenlenen “Miss Model of the Turkey” yarışmasında jüri üyeliği yapacaktım.
Anlaşılan “birilerinin” nazarı değdi!
Zira gözüm podyumdaydı ama aklım İstanbul ile İzmir’deydi ve o gün tarihe “Gezi olaylarının başladığı gün” olarak geçecekti.
İşte bu yüzden, ne yarışmaya, ne de Aqua Fantasy Oteli hakkındaki izlenimlerime dair tek satır yazma fırsatım olmadı bugüne kadar.

* * *

Aqua Fantasy 890 odalı, 3 bin yatağı ile de Türkiye’deki “en çok yatağa sahip” bir dev tesis.
1.000 kişi görev yapıyor.
200 dönümlük bir alan üzerine kurulu.
Konuklarının yüzde 90’ı yabancı.
Yabancıların yüzde 80’ini İngiliz ve Hollandalılar oluşturuluyor.
World Otel ve Clup Otel adıyla iki ayrı bölümden oluşuyor.
“Her şey dahil” sistemiyle çalışıyor.
Biner kişi kapasiteli iki ana restoranı ve 5 özel restoranı var.
Çocuklu aileler için “kreşler” yapılmış. Eğitmenler ağırlıklı olarak gelen turistlerin kendi ülkelerinden seçilmiş.
Her köşesinde ayrı bir hareket merkezi yaratılmış.
Bir de “sakin havuzu” bulunuyor, gürültüden uzak, kafa dinlemek isteyenler için.
Tahmin edileceği gibi o havuza çocukların girmesi yasak.

* * *

Su Parkı için ne dense az.
Çok ayrı, çok renkli, çok başka bir dünya.
Otel konuklarının yanı sıra dışarıdan gelenlere de açık. Zaten buraya “özel turlar” düzenleniyor her gün.
Şaka değil.
5 bin kişi su ile oynaşabiliyor aynı anda.
Şöyle bir dolaşmıştım 31 Mayıs’ta orayı.
Yalan yok.
Aklım orada kaldı.
Çocuklar gibi eğlenmek benim de hakkım değil mi yani?


Öyle bir çam devirdim ki…

“Miss Model of the Turkey” yarışmasının yapılacağı amfi tiyatroya geldiğimde, ortalık loştu.
Aaaa.
Bir de baktım, ünlü kurukahveci Küçük Avcı’nın son kuşak temsilcisi, 50 yıllık arkadaşım Osman Avcı.
“Ne arıyorsun sen burada?” deyip, başladım kollarından sarsmaya.
“Epey de yanmışsın” deyip, başladım yanaklarını sıkmaya.
Davranışımda “bana göre” bir tuhaflık yok.
Osman Avcı can kardeşim.
Yaptıklarıma ses çıkarmıyor zaten hatta gülümsüyor ama biraz tuhaf sanki.
Neden sonra “Ben Osman değilim” demez mi!
Hoppala.
İnsan insana benzer de, bu kadar mı benzer?
Ya kimsin arkadaş?
“Ben” dedi:
“Buranın Genel Müdürüyüm!”
Anaaaa. İşe bak. Sen kalk Osman Avcı niyetine Haluk Alay’ı hırpala.
Ama sen söyle Osman Avcı, haksız mıyım, bu sen değil misin?


Tek karelik benzerlik!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder