Foça, Karaburun, Bodrum,
Marmaris
Bu ayın ilerleyen
günlerinde bir büyük felaket, bir büyük acı hatırlanacak yine.
Yoksa unuttunuz mu?
Hatırlayın öyleyse:
“Ezan sesleriyle
zamanı tayin etmeye çalışıyordum. Kızım 5 yaşındaydı. Enkaz altında ağzı,
bileğime denk gelmişti. Öleceğimi, kendimden geçeceğimi düşünüyordum. Kızıma,
'sesim çıkmazsa bileğimi ısır' dedim. Acısıyla diğer insanlara ses verip, en
azından çocuğumun kurtarılabileceğini düşünüyordum. Ama o şekilde ne kadar
ayık, ne kadar baygın kaldım hatırlamıyorum. Kızım ara ara ısırması sonucu
elimdeki acıyla arada bir kendime geldim. Enkaz altında eşime ve çocuklarıma
çok seslendim ama onlardan ses duymadım.”
17 Ağustos
depreminde Kocaeli’nin Başiskele ilçesi Yuvacık bölgesinde beş katlı evin
altında kalmıştı Ülkü Karahan.
* * *
Sonra çıkardılar onu
ve kızını.
Ama…
“Beni öldü
zannettikleri için hastane bahçesinde ölülerin arasına atmışlar. 2 gün burada
ölülerle kaldım. Üzerimde 2-3 tane ceset vardı. Ama kendimde değildim. 2 gün
sonra ise cenazeler ceset torbalarına konulmaya başlandı. Bu sırada
görevlilerden biri benim yaralı bacağıma dokununca hafif bir ses çıkarmışım ve
görevliler hemen hastaneye götürmüş. Ondan sonra da 3 ay tedavi oldum. Kızımı
bu süre zarfında göremedim. Oğlum ve eşimin öldüğünü ise 3 ay sonra söylediler.”
* * *
Prof. Dr. Ahmet
Ercan’a, Gökçeada'da önceki gün meydana gelen 5,3 büyüklüğündeki depremin Ege’nin
diğer kritik bölgelerini etkileyip, etkilemeyeceğini sormuşlar.
Ahmet Ercan “iyi
haber” vermiş, “Bu depremin Foça'da, Karaburun'da, Bodrum'da, Marmaris'te bir
deprem yaratma olasılığı yoktur” demiş.
Bence…
Hiç rahatlamayın.
Foça, Karaburun,
Bodrum, Marmaris ile Ege’nin hemen her noktasında, her an deprem olma tehlikesi
var.
Ama bugün.
Ama yarın.
Mutlaka sallanacak.
Ülkü Karahan’ın
yaşadığı kabusun benzerleri yine ve maalesef yaşanacak.
* * *
Onun için siz
depremden değil…
Türkiye’yi
yönetenlerin çoğu lafta kalan söylemleri ile ağır aksak süren göstermelik
eylemlerinden korkun asıl.
Hep derler ya…
Deprem öldürmez,
bina öldürür.
Mal ve düdük!
Haberi okuyunca… “TDK
sözlüğünde güncel Türkçe sözlük bölümünde kelimelerin anlamının yanında argo
karşılığı da birlikte veriliyor. Bazı kelimelerin argo karşılığı ise tepki
çekiyor” cümlelerin ardından verilen örnekler dikkatimi çekti.
Misal, mal…
Demekmiş ki:
“Bir kimsenin, bir
tüzel kişinin mülkiyeti altında bulunan, taşınır veya taşınmaz varlıkların
bütünü, bayağı, aşağılık, kötü kimse, esrar, o.......”
Ben de birkaç
sözcüğe baktım sonra.
Misal, düdük.
Demekmiş ki:
“İçinden hava veya buhar
geçirildiğinde keskin ses çıkaran ve işaret vermek için kullanılan araç…
Taşıtlarda karşı tarafı uyaran korna… Akılsız, boş kafalı…”
Haberdeki “tepki
çekti” vurgusunu anlamadım.
Türkçe esnek bir
dil.
Aynı sözcük farklı
anlamlara gelebiliyor. Bilmeyenlerin öğrenmesinde ne sakınca var?
Yani…
Düdüklüğün alemi
yok.
Tek karelik bir avuç insan!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder