Bir metre uzarsa burunlar
Bir mucize
gerçekleşse… Allah sopasını gösterse… Hani “rüşvet, ihtilas, irtikap, zimmet,
ihaleye fesat karıştırma” diye sıralanıp giden pis işleri yapanlar bir anda ve
bir bakışta fark edilir hale gelse…
Örnekse “kul hakkı
yiyen” bu pisliklerin burunları “bir metre uzasa” nasıl olur?
Düşünün.
Önemli bir toplantı
yapılıyor.
Koca salon hıncahınç
dolu.
Kimi ararsan orada.
Mucize o anda
yaşanıyor.
Burunlar birer metre
uzuyor.
Tam bir kaos.
Kimin burnu kimin
kulağında belli değil!
Başlar sağa sola
çevrildikçe, aşağı yukarı kalktıkça; burunlar birbirine çarpıyor sürekli.
Bursa’dan kılıç
kalkan ekibi gelmiş sanki!
* * *
“Sayın bakanım…”
“Müdür bey dikkat…”
“Tamam müsteşarım…”
“Dikkat amirim…”
Ah…
Vah…
Eyvah!
* * *
Ya da zevattan biri basın
toplantısı yapıyor o esnada.
Kameralar adamın
burnunun dibine kadar girmiş.
Ve bir anda bir
metre uzayınca burun, gazeteciler çevik kuvvet saldırısına uğramaktan beter
oluyor!
* * *
Veya boynuna şehrin
futbol takımının atkısını dolamış başka biri, çarşı pazar ziyaretinde.
Armağan olarak bir
kavanoz bal veriyorlar kendisine.
Önce balı koklamak
istiyor.
Kavanozu burnuna
yaklaştırdığı sırada…
Hooop…
Mucize
gerçekleşiyor.
Eh.
Her zaman bal tutan
parmağını yalamaz ya!
* * *
Asıl cümbüş
camilerde yaşanacaktır mutlaka.
Hele bir de Cuma
namazıysa… Alınlar secdeye değmek üzereyken, bazılarının burnu bir metre
uzarsa…
Çat.
Çat.
Çattadanak kırılır
alimallah!
Oh.
Beter olsun.
Böyle bir mucizenin
en iyi tarafı, “kul hakkı yiyen”
pisliklerin, alnını secdeye bile götürememeleri olacaktır inşallah!
Hodri meydan
İzmirli il
başkanları arasında “benim mitingim senin mitingini” döver gibilerinden
tartışma çıkmış.
Hepsi de “En
kalabalık miting bizimkiydi” demekteler ki, “kim haklı, kim haksız” gerçekten
hiçbir fikrim yok.
Bütün mitingleri
izlemiş olsaydım dahi, göz bu, yanılır.
Çare ise belli.
Defalarca yazdım,
tekrarlayayım.
Miting alanının
çevresi kapatılır, yeteri sayıda giriş için turnike konur ve her gelen sayılır.
15 bin 243 kişi mi
geldi, 39 bin 170 kişi mi geldi, 197 bin 131 kişi mi geldi; çıkar ortaya.
Ama bunu yapmak için
“önce yürek” lazım.
En güzeli üç
partinin ve hatta iddia sahibi olan varsa başka partilerin de bir centilmenlik
anlaşmasıyla böyle bir uygulamayı birlikte yapmaları.
Siyaset bir bakıma
yarış ise alın size yarış.
Hoş.
Sadece bir siyasi
parti bile “Ben varım” derse, ötekiler de takılmak zorundadır peşine.
Ne dersiniz, kimde
var o yürek?
Tek karelik pastakâr!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder