28 Ağustos 2013 Çarşamba

Bir metre uzarsa burunlar / Feyzi Hepşenkal / Milliyet Ege / 28 Ağustos 2013


Bir metre uzarsa burunlar

Bir mucize gerçekleşse… Allah sopasını gösterse… Hani “rüşvet, ihtilas, irtikap, zimmet, ihaleye fesat karıştırma” diye sıralanıp giden pis işleri yapanlar bir anda ve bir bakışta fark edilir hale gelse…
Örnekse “kul hakkı yiyen” bu pisliklerin burunları “bir metre uzasa” nasıl olur?
Düşünün.
Önemli bir toplantı yapılıyor.
Koca salon hıncahınç dolu.
Kimi ararsan orada.
Mucize o anda yaşanıyor.
Burunlar birer metre uzuyor.
Tam bir kaos.
Kimin burnu kimin kulağında belli değil!
Başlar sağa sola çevrildikçe, aşağı yukarı kalktıkça; burunlar birbirine çarpıyor sürekli.
Bursa’dan kılıç kalkan ekibi gelmiş sanki!

* * *

“Sayın bakanım…”
“Müdür bey dikkat…”
“Tamam müsteşarım…”
“Dikkat amirim…”
Ah…
Vah…
Eyvah!

* * *

Ya da zevattan biri basın toplantısı yapıyor o esnada.
Kameralar adamın burnunun dibine kadar girmiş.
Ve bir anda bir metre uzayınca burun, gazeteciler çevik kuvvet saldırısına uğramaktan beter oluyor!

* * *

Veya boynuna şehrin futbol takımının atkısını dolamış başka biri, çarşı pazar ziyaretinde.
Armağan olarak bir kavanoz bal veriyorlar kendisine.
Önce balı koklamak istiyor.
Kavanozu burnuna yaklaştırdığı sırada…
Hooop…
Mucize gerçekleşiyor.
Eh.
Her zaman bal tutan parmağını yalamaz ya!

* * *

Asıl cümbüş camilerde yaşanacaktır mutlaka.
Hele bir de Cuma namazıysa… Alınlar secdeye değmek üzereyken, bazılarının burnu bir metre uzarsa…
Çat.
Çat.
Çattadanak kırılır alimallah!
Oh.
Beter olsun.
Böyle bir mucizenin en iyi tarafı, “kul hakkı yiyen”  pisliklerin, alnını secdeye bile götürememeleri olacaktır inşallah!


Hodri meydan

İzmirli il başkanları arasında “benim mitingim senin mitingini” döver gibilerinden tartışma çıkmış.
Hepsi de “En kalabalık miting bizimkiydi” demekteler ki, “kim haklı, kim haksız” gerçekten hiçbir fikrim yok.
Bütün mitingleri izlemiş olsaydım dahi, göz bu, yanılır.
Çare ise belli.
Defalarca yazdım, tekrarlayayım.
Miting alanının çevresi kapatılır, yeteri sayıda giriş için turnike konur ve her gelen sayılır.
15 bin 243 kişi mi geldi, 39 bin 170 kişi mi geldi, 197 bin 131 kişi mi geldi; çıkar ortaya.
Ama bunu yapmak için “önce yürek” lazım.
En güzeli üç partinin ve hatta iddia sahibi olan varsa başka partilerin de bir centilmenlik anlaşmasıyla böyle bir uygulamayı birlikte yapmaları.
Siyaset bir bakıma yarış ise alın size yarış.
Hoş.
Sadece bir siyasi parti bile “Ben varım” derse, ötekiler de takılmak zorundadır peşine.
Ne dersiniz, kimde var o yürek?


Tek karelik pastakâr!






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder