30 Ağustos 2013 Cuma

BUGÜN / Feyzi Hepşenkal / Milliyet Ege / 30 Ağustos 2013


BUGÜN

Şöyle anlatmıştı 30 Ağustos’a gün be gün nasıl gelindiğini Söylev’inde:
“2O/21 Ağustos 1922 gecesi 1'inci ve 2'nci Ordu Komutanlarını da Cephe Karargâhına çağırdım.
Genelkurmay Başkanı ile Cephe Komutanını da yanımda bulundurarak, taarruzun nasıl yapılacağını harita üzerinde kısa bir savaş oyunu şeklinde açıkladıktan sonra, Cephe Komutanı'na o gün vermiş olduğum emri tekrarladım.
Komutanlar harekete geçtiler. Taarruzumuz, strateji ve aynı zamanda bir taktik baskın halinde yürütülecekti. Bunun gerçekleştirilebilmesi için de kuvvetlerin yığınak ve hazırlıklarının gizli kalmasına önem vermek gerekiyordu.
Bu sebeple bütün yürüyüşler gece yapılacak, birlikler gündüzleri köylerde ve ağaçlıklar altında dinleneceklerdi.
Taarruz bölgesinde, yolların düzeltilmesi v.b. çalışmalarla düşmanın dikkatini çekmemek için diğer bazı bölgelerde benzeri yanıltıcı hareketlerde bulunulacaktı.”

* * *

“24 Ağustos 1922'de karargâhımızı Akşehir’den, taarruz cephesi gerisindeki Şuhut kasabasına getirttik. 25 Ağustos 1922 sabahı da Şuhut’tan savaşı idare ettiğimiz Kocatepe'nin güneybatısındaki çadırlı ordugâha naklettik.
26 Ağustos sabahı Kocatepe'de hazır bulunuyorduk. Sabah saat 5.30'da topçu atehimizle taarruz başladı.”

* * *

“Efendiler, 26/27 Ağustos günlerinde, yani iki gün içinde, düşmanın Karahisar’ın güneyinde 50 ve doğusunda 20, 30 kilometre uzunluğundaki müstahkem cephelerini düşürdük.
Yenilen düşman ordusunun bütün kuvvetlerini, 30 Ağustos’a kadar Aslıhanlar yöresinde kuşattık. 30 Ağustos’ta yaptığımız savaş sonunda düşmanın ana kuvvetlerini yok ettik ve esir aldık.
Düşman ordusunun Başkomutanlığını yapan General Trikopis de esirler arasına girdi. Demek ki, tasarladığımız kesin sonuç, beş günde alınmış oldu.”

* * *

30 Ağustos hakkında herkes istediğini söyleyebilir.
Ama bence…
En güzelini yine Mustafa Kemal Atatürk söylemiştir:
“Saygıdeğer Efendiler, Afyonkarahisar - Dumlupınar Meydan muharebesini ve ondan sonra düşman ordusunu tamamıyla yok eden veya esir eden ve kılıç artıklarını Akdeniz'e, Marmara'ya döken harekâtımızı açıklayıcı ve vasıflandırıcı söz söylemeyi gereksiz sayarım.
Her safhasıyla düşünülmüş, hazırlanmış, idare edilmiş ve zaferle sonuçlandırılmış olan bu harekât Türk ordusunun, Türk subay ve komuta heybetinin yüksek kudret ve kahramanlığını tarihe bir kere daha geçiren muazzam bir eserdir.
Bu eser, Türk milletinin hürriyet ve istiklâl düşüncesinin ölümsüz bir abidesidir. Bu eseri yaratan bir milletin evlâdı, bir ordunun başkomutanı olduğumdan, mutluluk ve bahtiyarlığım sonsuzdur.”
Ezcümle ve gerçekten “kutsal bir savaşın” neden ve nasıl verilmesi gerektiğini anlayabiline…
30 Ağustos kutlu olsun.


Dedim ki…

TV'lerde kerameti kendinden menkul saçma sapan insanları izleyip sinir olanlara, sinir oluyorum.
İzleme kardeşim.
Mecbur musun?

* * *

İhsan Dağı’nın “AB'ye gireceğiz demişlerdi, (Ortadoğu'da) savaşa giriyoruz galiba!” demesine karşılık:
- Çok şükür başımızı sokacak bir yer bulduk!!!

* * *

Soğuk esprilerin sıcak tabakla servis edilmesi, onları yenilir yutulur yapmıyor.

* * *

Fazıl Say’ın “Mustafa Sarıgül’un İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı, kanımca barışçıl ve iyi sonuç verir” demesine karşılık:
- Sarıgül hep fazla plastik gelmiştir bana. Ama millet plastik seviyorsa, neden olmasın?

* * *

Savaş muhabbetinin öteki olayları gündemden düşüreceğine inananlar çok yanılıyor.
Tetik çekildi mi bir kere, her yanlış birbirini tetikler!


Var mı ötesi?



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder