“Başbakan ipi daha da
gerecek”
İzmir’in içinde ve
dışında biraz dolaştım geçenlerde. Gayet etkili makam sahibi olan bir AK
Partili ile buluştuk yolun bir yerinde.
Dobraydı.
Doğrucuydu.
Ve emindi ki, benden
sır çıkmaz.
Dünya tepeme binse,
birileri “ümüğümü sıksa” onun adını kimse benden alamaz.
Bildiklerini
anlattı.
“Başbakan geri adım
atmaz” dedi mesela.
“Orası malum”
diyebilirsiniz de, o bu sözü söylediğinde 10 gün önceydi!
Dediği çıktı yani.
Yine dedi ki:
“Başbakan ipi daha
da gerecek. Partiyi adım adım sağa çekecek.”
Haklı.
Bunun da emareleri
görülmeye başlandı.
Çünkü biliyorlar,
Türkiye’nin toplum yapısını.
Biliyorlar, ipi
gerdikçe, safların sıklaştığını.
Evet.
Ben de biliyorum.
Politika ve hele
seçim “hesap” işi.
Zaten bu yüzden
“sandık ta sandık” diyor Başbakan.
Ne var ki…
Hesap yaparken “dört
işlem” kullanılır.
Ve ne acı ki…
Sayın Başbakan’ın
tüm hesabı “bölme” üzerine!
Taksim’de son tango
Radikal Gazetesi
Genel Yayın Yönetmeni Eyüp Can bir tweet attı:
“Telsizli silahlı
molotofçular
Kim bunlar?”
Kim bunlar?”
Altına yazdım:
“EYÜP KARDEŞİM,
ESKİDEN BUNLARA "AJAN PROVOKATÖR" DENİRDİ.”
* * *
Başka bir tweet:
“Kübra @KubraY
Simdi de 5-A Sınıfından Recep arkadaşımızın bizler için hazırlamış olduğu "Taksim" adlı piyesi izledik. Teşekkürler Recep.”
Simdi de 5-A Sınıfından Recep arkadaşımızın bizler için hazırlamış olduğu "Taksim" adlı piyesi izledik. Teşekkürler Recep.”
* * *
Fakat en iyisi
“Taksim’de son tango” gösterisini, dünyaca ünlü bir yönetmenin yorumlamasaydı.
Sağ olsun Ferzan
Özpetek, yine tweet mesajlarıyla bu işi gayet güzel yaptı:
- Pankartları
kaldıracağız gibi boş bir bahaneyle Taksim’e git.
- Eyleme ve Gezi
Parkı’na müdahale etmeyeceğiz diyerek masum rolü yap.
- Polis ve Toma’ları
eylem alanının içine kadar sok.
- Daha önce
ayarlamış olduğun molotofçular öne çıksın.
- Günlerce meydanı
haber yapmayan medya hep birlikte molotofçuları uzuun uzuun göstersin.
- Medya
molotofçuları uzun uzun gösterebilsin diye, polis onlara biber gazı sıkmasın,
etkisiz hale getirmesin.
- Böylece halk da
eylemcilerin ne kadar pis ve tehlikeli olduğunu görüp hükümeti desteklesin.”
İstenen “korku” mu?
İnsan düşünüyor…
İktidarda kalma
uğruna, milleti bölmeyi nasıl göze alır bir siyasetçi?
Onca uyarıyı nasıl
görmezden gelir?
Yetmezmiş gibi,
suçlamalarına, hakaretlerine, aşağılamalarına, yaftalamalarına neden yenilerini
ekler?
İngiliz Telegraph
Gazetesi’nin “Sağduyu zamanı” başlıklı yazısında, “Maalesef Sayın Erdoğan’ın
artan çatışmacı ve otokratik tarzı, elde ettiği başarıları tehlikeye atıyor ve
demokrasiyi, sadece bir amaca ulaşmak için araç olarak gördüğü yönündeki eski
korkuları canlandırıyor” şeklinde dile getirdiği görüşün izini sürmeliyiz
belki.
Öyle ya…
İstenen belki de bu:
KORKU.
De Gaulle “maskara” demiş
İzmir eski
Milletvekili Hakkı Ülkü ilginç bir bilgi aktarmış:
“Fransa'daki 68
gençliği direnişlerinin başlangıcı De Gaulle'ün gençlere yönelik söylediği
‘Maskaralar’ sözcüğü idi. ‘Çapulcular’ ile benzeşiyor değil mi?”
YOK.
BENCE BENZEŞMİYOR.
DE GAULLE ÇOK DAHA
İNSAFLIYMIŞ!
* * *
Nagihan Akyürek pek
hoş yazmış:
“Beyaz TV muhabirine
göre konvoy Ankara'dan Erzurum'a, oradan da Nepal'e kadar devam etmekte…”
BEN DE EKLEDİM ALTINA:
- ORADAN ÇIK YUKARI,
KUZEY KUTBUNDAN KIVRIL KANADA'YA, İN ABD'YE. BEYAZ SARAY'DA DUR.
* * *
GELELİM BAŞBAKAN’IN
ŞU “2 MİLYAR 800 MİLYON AĞAÇ” MESELESİNE…
“TAKSİM GEZİ PARKI”
SORUYOR:
“Diktiği laleleri
ağaç sanıyor olabilir mi?”
* * *
Zorbalığa karşı en
güçlü silahtır, mizah.
Ve biz o silahı çok
iyi kullanıyoruz:
- Gaz maskeni sıkı
giyin evladım. Terli terli biber gazı yeme. Varınca da tweet at.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder