Piyanoyu da gözaltına aldık
ya!
İtişe kakışa, taşa
sopaya, gaza TOMA’ya inat; Taksim’de piyano çalıyordu sadece.
Yine sadece
eylemciler değil, İtalyan piyanist Davide Martello'nun söylediğine göre:
“Meydanın ortasında
bekleyen polisler, ilk kez kasklarını çıkarıp, müziğe kulak veriyor ve
eylemcilerle polisler ilk kez birbirleriyle konuşuyorlardı.”
Ne güzel.
Körün istediği bir
göz, Allah vermiş iki göz!
Ve o meşum gün, o
kara gece…
Piyanodan insanı
mutlu eden, huzur veren sesler yükseliyordu önce.
Birden saldırı
başladı.
Taksim’in her yanını
gaz bulutu sardı.
* * *
Sonrasını BBC’den
Rengin Aslan konuşmuş Martello’yla:
“Herkes kaçmaya
başladı. Maskem vardı ama gaz o kadar yoğundu ki işe yaramadı. Bir yere gittim,
soluklandım. 15 dakika sonra piyanomun yanına gittim ve bıraktığım yerde
buldum. Etrafta kimse yok sandım ama polisler varmış, görmemişim. Piyanomu
çalmaya başladım. Polisler geldi. Beni kolumdan tuttular.”
Rengin Aslan “Bunu
söylerken sol kolundaki morluğu gösteriyor Martello. Olayın üzerinden dört gün
geçmiş ama morluk geçmemiş” diye yazmış.
Martello ise devam
ediyor anlatmaya:
“Piyanomu arabaya
yüklememi söylediler. Neden göstermediler. Beni de gözaltına almak istediler
ama arkadaşım kurtardı.”
* * *
İşte böyle.
Bir piyanonun
herhalde dünyada ilk kez “gözaltına alınması” böyle yaşanmış Taksim’de.
Öykünün devamı daha
da ilginç.
Ciddi bir koşuşturma
yaşanıyor doğal olarak.
Devreye İtalya
Konsolosluğu başta, pek çok giren oluyor.
Ardından bir haber:
“Gelin piyanonuzu
alın.”
Oh.
Oh be.
* * *
Peki.
Piyano nerede?
Mutlaka sarıp
sarmalamışlardır güzelce.
Zarar gelmesin diye,
itinayla bir depoya kaldırmışlardır.
İnsan bu şekilde
düşünüyor haliyle.
Yok.
Piyanoyu almışlar,
araçların çekilip götürüldüğü bir otoparka koymuşlar.
Kim bilir yanında ne
vardı piyanonun?
Bir yanında belki
bir kamyon.
Diğer yanında
kamyonet.
Arasında piyano!
Asıl ilginç olan,
otoparkın yeri.
Yer, Kasımpaşa imiş.
Bravo.
Tam isabet!
Buyurun, beklerim…
AKP Kadın Kolları
İzmir İl Başkanı Özen Kızılırmak, bin 500 denek üzerinde yapılan araştırma ile
gençleri anlamaya çalışacaklarını söylemiş.
“İstanbul’daki bir
park eyleminin özellikle İzmir'de yarattığı infiali, tepkileri ölçmek ona göre
siyaset geliştirmek istiyoruz” demiş.
Kutlarım kendisi.
Gerçekleri anlamak
için “araştırmak” elbet çok önemli.
İsterlerse, o bin
500 denekten biri olmaya hazırım.
Buyursunlar,
gelsinler.
Bir de ben anlatayım
kendilerine İzmir’i.
Mesele
“araştırmakla” bitmiyor tabii.
Çıkan sonuçları
“anlamak” gerekiyor.
Anlamadıktan ve ona
göre ve de samimiyetle davranmadıktan sonra, nafile.
Bir değil 100
araştırma yapsan da, nafile.
Bin 500 değil, bir
milyon 500 denekle konuşsan da, nafile.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder