Bir “duruş” yeter
Geçen günlere
baktığımda, çok şey görüyorum. Geleceğe baktığımda ise şu geçen günlerden
çıkardığım bir ders öne çıkıyor.
Eylem, direniş,
protesto…
Bütün bunlar için
“yapılmaması gerekenler” saymakla bitmez.
Yine de saymaya
çalışayım:
Küfür.
Hakaret.
Tekme.
Tokat.
Taş.
Sopa.
Sapan.
Molotof.
Barikat.
Hedef saptıran duvar
yazısı, afiş, pankart.
Yakmak.
Yıkmak.
Vurmak.
Kırmak.
Bunların hepsi,
yapılmaması gerekenler.
* * *
Bunların hepsi
“yanlış” ise o zaman “doğrusu” ne?
Doğru bir DURUŞ.
* * *
Tıpkı Gezi
Parkı’ndaki “kırmızılı kadının” duruşu gibi bir duruş.
Vakur ve onurlu bir
duruş.
* * *
Tıpkı İstanbul’un
sokaklarındaki “siyahlı kadının” duruşu gibi bir duruş.
Cesur ve ödünsüz bir
duruş.
* * *
Tıpkı Taksim
Meydanı’nda günlerce elindeki Türk bayrağı ile kıpırdamadan duran 63 yaşındaki emekli Makine Mühendisi
Mustafa Mistil’in duruşu gibi bir duruş.
İnançlı ve kararlı bir duruş.
* * *
TOMA mı, gel.
Panzer mi, gel.
Su mu, sık.
Gaz mı, sık.
Nereye kadar?
* * *
Emin olun.
İnsanın bu duruşu karşında…
Hiçbir güç duramaz!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder