Bir “duruş” yetti
Eylem, direniş,
protesto hallerinde “yapılmaması gerekenleri, yanlışları” sıraladıktan sonra
demiştik ya…
“Bunların hepsi
‘yanlış’ ise o zaman ‘doğrusu’ ne?
Doğru bir DURUŞ.
Tıpkı Gezi
Parkı’ndaki ‘kırmızılı kadının’ duruşu gibi bir duruş.
Vakur ve onurlu bir
duruş.
Tıpkı İstanbul’un
sokaklarındaki ‘siyahlı kadının’ duruşu gibi bir duruş.
Cesur ve ödünsüz bir
duruş.
Tıpkı Taksim
Meydanı’nda günlerce elindeki Türk bayrağı ile kıpırdamadan duran 63 yaşındaki emekli Makine Mühendisi
Mustafa Mistil’in duruşu gibi bir duruş.
İnançlı ve kararlı bir duruş.
TOMA mı, gel.
Panzer mi, gel.
Su mu, sık.
Gaz mı, sık.
Nereye kadar?
Emin olun.
İnsanın bu duruşu karşında…
Hiçbir güç duramaz!”
* * *
Geçen gece biri çıktı “durmaya” başladı.
Tek başına.
Dimdik.
“İnsanın bu duruşu karşında…
Hiçbir güç duramaz!” demiştik ya…
Gerçekten de duramadı.
O andan itibaren Türkiye yıkıldı.
İktidarı fena biçimde korku sardı.
Koşanın, kaçanın hakkından gelmek kolay da, “duran adama” ne
yapacaksın.
* * *
Şaşırdılar.
Gittiler yanına.
Önce kokladılar.
“Gerçek” mi diye!
Gerçekti.
Ve bu “gerçek” dalgalar halinde yayılıyor her yere şimdi.
Duran adamlar ve elbet kadınlar çoğalıyor.
Duruyorlar yalnızca.
Ne yapacaksın duran insana?
Söyle.
Ne yapacaksın?
* * *
Yetti işte.
Bir “duruş” yetti.
“Kıl” meselesi!
Önemli sözdür:
“Aptal dostun
olacağına, akıllı düşmanın olsun.”
Artık çocuklara ve
gençlere bu sözün ne manaya geldiğini uzun uzun anlatmaya gerek kalmadı.
“ŞAK” diye açacaksın
Melih Gökçek’in oğlunun “AK” pardon “Beyaz” TV’sini, ekrandaki hanım teyze
avazı çıktığı kadar bağıracak:
“Erdoganın g..ünün
kılıyım ben.”
Anında herkes
anlayacak aptal dostun verebileceği zararı.
Zararın sınırı,
sadece o kanalı izleyenlerle kalsa, gene iyi.
Kimi anlar teyzenin
ne dediğini, kimi anlamaz; olay kapanır, gider.
Şimdi öyle mi?
Yine “ŞAK” diye
kayda alınıyor hemen.
Sosyal medyaya
anında servis yapılıyor.
Yetmiyor.
YouTube’a konuyor.
Dünya âlem izliyor
olanı biteni.
Rezillik dizi aşmış,
gırtlak boyu yani!
Tek karelik
ders
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder