13 Haziran 2013 Perşembe

Kifayetsiz bir yazı / FEYZİ HEPŞENKAL / MİLLİYET EGE / 13 HAZİRAN 2013


Kifayetsiz bir yazı

Salı gecesi için “kâbus gibiydi” desek, yeter mi?
Yetmez.
Kim, ne derse desin; bütün sözcükler kifayetsiz kalır yaşananları anlatmaya.
Hani şu “baş belası” sosyal medya var ya, mesajlar sağanak olup yağdı her yana.
İşte o mesajlarda çığlıklar, feryatlar, yardım çağrıları sel olup aktı, bilgisayar ekranlarına.
Haber yapmışlar:
“Gezi gerginliğiyle yıldızı parlayan Twitter’da ‘Türkçe Tweet’ sayısı günlük 18,8 milyona ulaşarak rekor kırdı.”
Fakat o gece, çarpın bunu ikiyle.
Facebook’taki mesajları da çarpın dörtle.
Kaç etti?
Bilmem.
Ötesini Başbakan hesaplasın!

* * *

Bakalım biraz, hatırlayalım, hatırlatalım.
Sermiyan Midyat’ı bilirsiniz.
Oyuncu, yönetmen, yazar.
En son, Enver Aysever’in programına penguenli t-shirt ile çıkan; şen şakrak Sermiyan Midyat.
Okuyun gönderdiği tweetleri de, meseleyi anlayın biraz:
- Sökemediniz. Yıkamadınız. Yakıyorsunuz!!! Cehennem ateşi sizsiniz. Cehennem sizsiniz.
- Polis Toma'yla mahallelere, sokak aralarına giriyor. Sıraselviler'den Cihangir mahallesine doğru ilerliyor. Duyum değildir. Bizzat yaşıyoruz.
- Bu bir CİNNET hali! Dakikada 10 tane bomba sesi geliyor. Yeteeeeeeeerrrrr. Uyuyor musunuz cumhurbaşkanı ?????
- Ölümler olabilir ne demek valiiiiiiiii????? Kimin güvenliğini koruyorsunuz siz???????????? Kimiiiiiinnnnn????
- Yeter artık yeteeeeeerrrrrr!!!!!! Savaş çıktı savaşşşşş. Öldüreceksiniz hepimizi. Yeteeeerrrrr

* * *

Gaz bulutunun çöktüğü İstanbul’un orta yerinde ve hele ara sokaklarında yaşananları kavramak için, orada bulunmak lazımdı aslında.
Bereket bulunanlar vardı ve onlar durumu halkla paylaştı.
Özellikle yaralılar için acayip bir düzen oluştu kendiliğinden.
Bu arada özellikle Divan Oteli, ayakta alkışlanmalı.
Kapılarını ardına kadar açtı kaçışan insanlara.
Lobisini dev bir revire dönüştürdü.
Gönüllü hekimler nöbete koştu.
İlaç ve tıbbi malzeme ile doldu her köşesi.
Zor zamanlarda insanların nasıl da kenetlendiğini gördü herkes bir kez daha.

* * *

O kaos ortamı içinde neler olup bittiği “mesajlarda” kalmamalıydı elbette.
Bunun için de mesaj yağdı:
- İmkânı olanlar yaralıların fotoğraflarını çeksinler, kendi yaralarını fotoğrafla belgelesinler ve dilekçe yazıp suç duyurusunda bulunsunlar.
- Toplayabildiğiniz kadar gaz fişeği vs toplayın. Metin Feyizoğlu Türkiye Barolar Birliği Bşk.
Hoş.
Toplasan ne olacak?
Avukatların bile üstelik Adliye Sarayı’ndan yaka paça toplandığı bir ülkede, insanlar kimi, kime şikâyet edip, sonuç alacak?

* * *

Salı gecesinin en çarpıcı olaylardan biri de, bizim TV’lerde “lay lay lom” yapılırken genelde ve en trajikomiği TRT Haber “Doğadaki İnsan” belgeseli yayınlarken; CNN Int.’in saatler boyu canlı yayın yapmasıydı Türkiye’den.
Ve bu durum, sosyal medyaya da yansıdı haliyle.
- CNN International: "Şu anda Türkiye'den pek çok kişi de bizi izliyor çünkü kendi televizyonlarına güvenmiyor."
Melih Aşık tarafından retweetlendi
- CNN öyle bir yayın yaptı ki, Arizona'da evinde CNN izleyen bir adam, Başakşehir'de CNN Türk izleyen bir adamdan daha çok şey biliyor. Murathan Mungan tarafından retweetlendi
Gülben Ergen de bir Tweet attı:
- CNN Int istikrarla yayınını bize ayırıyor, sevgisinden mi?!?
Ben de şöyle bir cevap yazdım kendisine:
- Haber sınır tanımaz. Eğer siz yapmazsanız, gelir başkası yapar.

* * *

Bir yandan da olayların durmasına yönelik çaba ve arayışlar sürüyordu elbet.
Beyaz Saray’dan ha bire yapılan açıklamalara aşinayız da, bu kez Birleşmiş Milletler bile girdi devreye.
İlginç olduğu kadar düşündürücü olan bir haber de “İsrail gizli servisi MOSSAD’ın tepe ismi Tamir Pardo’nun gizlice geldiği Türkiye’de MİT Müsteşarı Hakan Fidan’la, Suriye, İran ve Gezi Parkı” konularını görüşmesiydi!

* * *

Gelelim en can alıcı soruya.
Bütün bu vahşet, dehşeti önlemek mümkün müydü acaba?
İnsanlar çok şey istemedi aslında.
Ve hiç kuşkum yok.
Sayın Başbakan, yardımcısı Bülent Arınç’ın veya Cumhurbaşkanı'nın söylediklerinin yarısını söylese ama ardından başka bir şey söylemese (!) bu iş çoktan biterdi.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder