31 Temmuz 2013 Çarşamba

31 Temmuz olmadı, 2 Eylül verelim / Feyzi Hepşenkal / Milliyet Ege / 31 Temmuz 2013


31 Temmuz olmadı, 2 Eylül verelim

Olur ya… “Umumi arzu üzerine iki temsil daha” verir tiyatro kumpanyaları. Veya “İndirimli satışlarımız umumi arzu üzerine bir hafta uzatılmıştır” der mağazalar. Ya da herkes işi son dakikaya bırakır “vergi ödemede, okula kayıt yapmada” süreler uzatılır.
CHP’nin ki de bunlara benzedi biraz.
Önce Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Günaydın, aday adaylığı için son başvuru tarihinin 31 Temmuz’dan 19 Ağustos’a ertelendiğini “Yoğun bir talep var” diyerek açıkladı:
“İnsanlar belgelerini toplayamamaktan ve başvurularını yetiştirememekte şikayet ediyorlar. Bu talepleri haklı gördük, süre uzatımının yararlı olacağını değerlendirdik.”

* * *

Mazeret ilginç.
Belge toplayamamak…
Başvuruyu yetiştirememek…
Pardon yani.
İstenen belgeleri günümüz koşullarında toplamak, insanın iki saatini alır en fazla.
Bunun üzerine bir de “kısa özgeçmiş” yazacaksın.
Hepsi bu.
Hadi ben 5 dakikada yazarım da özgeçmişimi, başkası 5 saatte yazsın!
Cebine de koydun mu iki bin veya beş bin lirayı, yapacak tek iş kalır geriye…
Nereden aday olacaksan, oradaki CHP ilçe başkanlığına gitmek.

* * *

Demek isterim ki, başvuru süresinin uzatılması için öne sürülen mazeret; en başta CHP’li aday adaylarına, bir nevi hakaret!
Bir kez daha, pardon yani.
Başvuru dosyasını 31 Temmuz’a kadar teslim edemeyen birine, biz nasıl güvenir de, şehirlerimizi teslim ederiz!

* * *

Biliyorum tabii.
Meselenin aslı, başka neden ve endişelere dayanıyor.
Birincisi, inceden “hesap kitap” yapanlara tarih erken geldi. Çünkü alışmışlar “son dakika” gollerine!
Daha da önemlisi, geçen gün dikkat çektiğim tehlike.
Lütfen hatırlayın, Pazartesi yazdığım şu cümleleri:
“1 Ağustos’tan itibaren aday adayları arasında öyle bir mücadele başlayacak ki…
Allah vermeye!
CHP hızlı davranmaz da, işi uzatırsa; sahip olduğu avantaj, elinde patlayan silah oluverir bir anda.”
CHP yönetimi bence bu tehlikenin gerçekleşme ihtimalinden, kısa sürede adayları belirleyememekten çekindi.
Onun için de Gökhan Günaydın’ın açıkladığı “19 Ağustos” tarihi bile tedirginliği gidermeye yetmedi.
Son başvuru günü daha da ileri bir tarihe, 2 Eylül 2013 pazartesiye ertelendi.

İzmir’in zirvesi sakin

İzmir Valisi ile Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu münakaşa etti mi, etmedi mi?
Belli.
Bir şeyler olmuş.
Bugün jeotermal konusunda olur.
Yarın başka bir nedenden olur.
Hayatta böyle şeyler olur zaten.
Bırakın bir Vali ile Belediye Başkanını, baba ile oğlu bile münakaşa eder yeri geldiğinde.
Önemli olan, daha sonra ne olduğudur.
Taraflar olayın üzerine üzerine gidip, işi alevlendiriyorsa, kötü.
Yapılması gereken sorunu tatlıya bağlamaktır bir şekilde.
İzmir’de de olan bu.
Ve Vali Toprak’ın şu sözleri:
“Devletin ve devletin kurumlarının kavga etme, münakaşa etme lüksü olamaz.”
Aman diyeyim, Başbakan ne yaparsa yapsın, ne kadar “kötü örnek” olursa olsun; hiç unutmayın bunu.


Çok kanal, tek ses!




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder