22 Ekim 2013 Salı

Akay ile Engin’e, sevgi ve saygıyla… / Feyzi Hepşenkal / Milliyet Ege / 22 Ekim 2013


Akay ile Engin’e, sevgi ve saygıyla…

12 Eylül 1980 öncesinde gayet iddialı biçimde siyaset yapmış biriyim.
Henüz 21 yaşındayken, Adalet Partisi İzmir İl Yönetim Kurulu’na seçildim. Darbeye kadar da görevimi sürdürdüm ve sonrasında beş yıl siyasi yasakla cezalandırıldım.
Yani…
Politikayı da, politikacıyı da, askeri de, darbeyi de iyi bilirim!
Yine yani…
Siyasette kim samimi, kim ciddi?
Anlayabilirim.
İki örnek vereyim hemen…

* * *

AKP İzmir İl Başkanı Ömer Cihat Akay diyor ki:
“Yerel seçimde adaylıkla ilgili bir talebim olmadı, olmayacak. Özellikle adımın geçtiği Karabağlar’dan aday adayı değilim. Ancak Genel Merkez, benden Karabağlar Belediye Başkan adayı olmamı isterse görevden kaçmam. Emir demiri keser. İzmir’in en büyük ilçesine başkanlık yapmaktan şeref duyarım.”
Yapma Başkan.
Yapma.
Belli, isteklisin Karabağlar’a.
Gönlünde yatan aslan kükrüyor, sesi duyuluyor, bastırmaya çalışsan da…
Ve sahi, neden olmasın; Karabağlar’a belediye başkan adayı niçin olmayasın?
Vallahi de yakışır.
Billahi de yakışır.

* * *

Bak CHP İzmir İl Başkanı Ali Engin’e.
En azından o açıkça söylüyor işte:
“Ben Karşıyaka'da yaşıyorum başka ilçeden aday olmak istemem. Parti yönetimi bana ‘partinin başında kal’ derse ben bunu da bir emir olarak görürüm. Ama ben İl Başkanlığı'ndan ayrılıp Karşıyaka'ya Belediye Başkan adayı olmak istediğimi Genel Başkanıma söyleyeceğim.”

* * *

Ne var ki, iki başkan da aynı sokakta buluşmuş sonuçta.
Yazık.
Orası, çıkmaz sokak.
Demokrasi yok orada.
Bilirsiniz, sizleri sayarım, severim.
Onun için uyarıma kulak verin.
Şu açıklamalarınız var ya…
Benzerlerini bir daha yapmayın.
Sakın.
Demokrasiye inanan gönülleri dağlayan, acı verici ve tehlikeli sözler söylemeyin.
Asla.
Sizler, birer “emir kulu” değilsiniz.

* * *

Sizler, demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan siyasi partilerin, İzmir gibi bir şehirde İl Başkanlığı makamını işgal etmektesiniz.
Herkesin gözü sizde.
Çok kişinin umudu sizde.
Demokrasinin erdemini, namusunu korumak, öncelikle ve özellikle sizlerin görevi.
Değil mi?


Bir zamanlar “millet” vardı!

İl yönetim kurulları sadece 15 kişiydi 12 Eylül’den önce. 1977-1980 arasında beraber çalıştığım insanlardan biri de (EBSO eski Başkanı ve ALOSBİ Yönetim Kurulu Başkanı Atıl Akkan’ın babası) Şükrü Akkan’dı.
1961-73 yılları arasında üç dönem İzmir Milletvekilliği yapmış, nur içinde yatsın, dünya tatlısı bir adamdı.
Adaylık muhabbetti açıldığında “Ben istemiyorum ama ya millet isterse” derdi.
O zamanlar adres, milletti.
Ne deniyor bugün, ne diyor adaylığa niyetli olanlar?
“Genel başkan” isterse, “lider” isterse, “genel merkez” isterse…
Hatta “isterse” bile değil, emrederse…
Offf.
Nereden nereye?
Eskiden “millet” vardı sadece.
Ya şimdi, “millet” nerede?
Ve söyleyin…
Demokrasi olur mu, milletin olmadığı yerde?




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder