30 Ekim 2013 Çarşamba

Gezi Partisi olmaz… Olmamalı. / Feyzi Hepşenkal / Milliyet Ege / 30 Ekim 2013




Gezi Partisi olmaz… Olmamalı.

Önce bir yanlışı düzelterek başlayalım. Pazar günü Gezi Partisi hakkında üç beş cümle edip, Genel Başkanı Reşit Cem Köksal’ın bir fotoğrafını yayımlamıştım ya…
O fotoğraf, o kişiye ait değilmiş meğerse.
Fotoğraftaki kişi “arp sanatçısı” Çağatay Akyol’muş.
Gerçi o da, Reşit Cem Köksal gibi bir müzisyen ve görüntüsü de hayli benziyor.
Bunlar mazeret değil elbet.
Sonuçta bir yanlış yaptım, özür dilerim.
Sorumluluğu kabullenmekle beraber “asıl faili” de bilmenizi isterim.
Zira aynı sıkıntıyı, bir gün sizler de yaşayabilir, “Google kurbanı” olabilirsiniz!

* * *

Pazar günü yazdığım beş cümleden üçü “Bu arkadaş bir iyilik mi yaptı Türkiye’ye? Gezi Partisi adını bloke ederek, bir başkasının siyasi rant devşirme iştihanın önüne mi geçmek istedi?” sorularının ardından “Umarım öyledir” temennisiyle noktalanıyordu.
İçime kurt düştü…
Acaba?
Noktayı virgüle çevirip, temennimin akıbetini eşeledim.
İlginç.
Gezi Partisi hakkına en ayrıntılı haberi “VOA” yani “Amerika’nın Sesi” vermiş.
Deniyor ki:
“Gezi Partisi kurucuları şimdilik basında hiçbir ismin ön plana çıkmaması için görüş vermeyi uygun bulmadı. Ancak Basın İşlerinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Nursun Gürbüz, Gezi Partisi’nin sözcülük mekanizmasıyla ilgili bir karar alacaklarını ve o karar çerçevesinde röportaj taleplerine yanıt vereceklerini söyledi. Aynı şekilde Genel Başkan Cem Köksal da, şimdilik Gezi Partisi’ni bağlayacak açıklamalardan kaçındığını ve partiyle ilgili bütün bilgiye sosyal medya sayfalarında ulaşmanın mümkün olduğunu belirtti.”
Yani.
Arkadaşlar ciddi.

* * *

Nitekim Facebook’taki sayfalarında yer alan şu iki cümle dahi, niyetlerinin gerçekten ciddi ciddi siyaset yapmak olduğunu kanıtlıyor:
“Parka gittin diye park, Gezi Parkı oldu.
Partiye gelirsen parti, Gezi Partisi olur.”
Diyeceğim şu:
İstemem. Ve gitmem…
Gezi bir efsaneydi. Çünkü partisi yoktu.
Gezi bir efsane olarak kalmalı. Onun için de partisi olmamalı.
Bu arkadaşların da o efsaneye zerre kadar saygısı varsa, partinin adı tabelada kalmalı!

 * * *

Radyo Pause’da Aylin Süphandağlı ile yaptığımız “Konuşmanın Tam Zamanı” programında da söylediğim gibi, çok kızıyorum kendime.
Neden akıl edemedim, Gezi Partisi’ni kurmayı!
O ismin siyasete alet edilmesinin önüne geçme fırsatını nasıl kaçırdım?
Ah benim salak kafam!



CHP’li mi, değil mi?

Çeşme sadece İzmir’in değil, Türkiye’nin gözdesi.
Dolayısıyla iştahlısı, heveslisi çok.
Hele CHP’den belediye başkanı olmak isteyenler çok ama çok!
Adaylardan hiçbirini rencide edecek tek söz söylemem.
Fakat bir konu var ki, meraka mucip.
CHP’ye başkan adayı olmak için başvurduğu açıklananlar arasında, malum, Hakan Dalokay da var.
Kendisini, “rahmetli Vedat Dalokay’ın oğlu, iyi bir mimar, Çeşme’de eğlence mekânları işletmiş ve bu yüzden sorunlar yaşamış biri” olmak gibi özellikleri nedeniyle az çok tanıyoruz.
Bir başka özelliği de, halen Şişli Belediye Meclis üyesi olması.
Sorum şu:
Hakan Bey kardeşimiz, Çeşme’de CHP’li.
Ya Şişli, nedir oradaki siyasi kimliği?
Şişli Belediyesi’nin internet sitesine bakınca (29 Ekim saat 13 itibarıyla) kendisinin “bağımsız” olduğu görülüyor ki, bu durumda esaslı bir yanıt bekler Çeşmeli.



Tek karelik merak!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder