Cahit Kıraç ne yapacak?
Adına kim, ne derse
desin umutla geçen günler ve sonucu heyecanla beklenen bir dönem yaşanıyor.
Gitmeden, görmeden,
bir nebze olsun Diyarbakır’ı yaşamadan ve insanıyla konuşmadan orada olup,
biteni anlamanın mümkünü yok.
Ne Mardin, ne Urfa,
ne Batman ve elbette Diyarbakır; ne Manisa, ne Uşak, ne Denizli ve elbette
İzmir aynı değil.
Hepsi güzel.
Fakat hepsi farklı.
Ortak özellikleri
ise. . .
Her yer vatan
toprağı.
Barış olacaksa eğer,
huzur bulacaksa toplum; önce her yerdeki farklılıkla kabullenmek ve hatta
mümkünse benimsemek gerekiyor.
“Ne güzel işte” diyebilmesi
insanlar:
“Hepsi biziz ve
hepsi bizim.”
* * *
Gerçekler ise belli.
Diyarbakır
ahalisinin büyük bölümü Kürt.
Ne yapacağız şimdi,
bunu inkâr mı edeceğiz?
Cahit Kıraç da bugün
yarın görecek.
Diyarbakır
Valiliği’nin önünden geçen caddenin üzerinde bir “tak” var.
Görüyorsunuz işte.
Üzerine “Ne mutlu
Türküm diyene” yazıyor.
Gerçi boyası solmuş.
Önüne ve arkasına
dikilen ağaçlar büyümüş ve yazının tam olarak okunmasını engelliyor.
Yine her gören,
orada ne yazdığını biliyor tabii.
O yazı, nereye
asılmış ve yazılmış olursa olsun “soyunun Karaman Türklerinden geldiğini bilen”
biri olarak beni, nasıl mutlu ediyorsa; biraz empati yapılırsa, aynı ifadenin
“Ben Kürdüm” diye birini rahatsız edebileceğini de kabul etmek gerekli.
Cahit Kıraç’ın ne
yapacağını merak ediyorum şimdi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder