16 Mayıs 2013 Perşembe

YUH / Feyzi Hepşenkal / 16 Mayıs 2013


YUH

Geçen gece CNN Türk’te Cüneyt Özdemir diken üzerindeydi. Hürriyet Gazetesi Fotoğraf Editörü Sebati Karakurt, henüz birkaç dakika önce döndüğü Reyhanlı’daki izlenimlerini aktarırken “Aman Sebati dur” demekten bitap düştü Cüneyt kardeşim.
Haklıydı.
Yayın yasağı vardı.
Öyle bir şey ki bu “yasak” denen meret, adamına göre uzar, kısalır!
Biri “A” der.
RTÜK “yasak” der.
Başkası alfabeyi sayar.
RTÜK ses çıkarmaz!
Cüneyt Özdemir de başına ne geleceğini bilemediği için, ha bire “Aman Sebati dur” dedi.
Sebati de bir ileri, iki geri gördüklerini, duyduklarını anlatmaya çalıştı; mayınlı arazide yürüyen birinin ihtiyatlı adımlarıyla!

* * *

Bir gece sonra A Haber’de, Star Gazetesi yazarı Hakan Albayrak çıktı ekrana.
Aman Allah.
Tıpkı Suriye sınırı gibi, Reyhanlı yasağı da kevgire döndü sayesinde!
Meğer hiç kimsenin göremediğini, duyamadığını; bir tek Hakan Albayrak görüp, duymuş:
“Bombalı saldırıdan hemen sonra Suriyeliler kafaları ezilerek öldürüldü, doktorlar otopside bunu saklamaya zorlandı. Bombalı saldırılarda öldüğü söylenen kişilerin birçoğu maalesef Reyhanlı'daki sokak teröristleri tarafından öldürülmüştür.” 
Eğer dediklerinin onda biri bile doğruysa. . .
Aynen yazdığı gibi:
YUH.

* * *

Ve ekranda söylediklerinin benzerini dün köşesinde yazdı Hakan Albayrak:
“Allah Teala, Reyhanlı’da öldürülen kardeşlerimize ganî ganî rahmet eylesin ve onların intikamını alsın. Katil Esed
rejiminin yıkıldığını ve bu gibi katliamları gerçekleştiren alçakların o yıkımın altında kaldığını en kısa zamanda görmeyi
bize nasip eylesin Rabbimiz. İçimizdeki gafillerin uyandığını görmeyi de...
Suriye’deki Baas diktatörlüğünün ajanları Reyhanlı’nın merkezini can pazarına çeviriyor, kan gövdeyi götürüyor, ortalık ölüden-yaralıdan geçilmiyor ve bazı Reyhanlılı kardeşlerimiz bu dehşet manzarası karşısında ilk iş olarak Suriyeli mültecilere saldırıyor... .Yuh!”

* * *

Devamındaki satırlar çok daha önemli:
“Şu resme bakın: Kanlar içindeki bir yaralıyı hastaneye yetiştirmeye çalışan kimseler az ileride Suriyeli mültecileri görünce yaralıyı yere atıp o zavallıların üstüne yürüyor, yerden kaptıkları koca koca taşları onların kafasına kafasına vuruyorlar.”
İyi de sadece “laf” var ortada.
Hani resim?
Gazeteci kişi, gittiği yerden “resme bakın” dediği sahnenin resmini çekmeden veya bulmadan döner mi hiç?
Dönerse, ettiği lafın kıymeti harbiyesi olur mu?
Olsa olsa. . .
“Gündemi değiştirme çabası” olarak algılanmaz mı dedikleri?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder