14 Mayıs 2013 Salı

Cevapsız kalmaya mahkûm sorular / Feyzi Hepşenkal / 14 Mayıs 2013


Cevapsız kalmaya mahkûm sorular

Cumartesi ve pazar günlerinden çok korkarım.
Zira pazar ve pazartesi yayınlanacak yazılarım, cuma gününden yazılmış, gazeteye ulaşmış ve sayfalardaki yerini almıştır.
Ve korktuğum yine başıma geldi.
Cumartesi günü Türkiye’deki en kanlı, en vahşi terör saldırısı gerçekleşti.
Ben ise olayı, olanları “çaresizce” izlemekle yetindim.
Baktım.
Aynı çaresizlik yaşanan vahşeti önlemekle yükümlü kişiler için de geçerliymiş!
Kafamda sorular biriktikçe birikti.
Dün bunları yazmadan önce gazeteleri gözden geçirirken, Ahmet Hakan’ın yazısını okudum.
Olur bazen.
Biri çıkar “düşüncelerinize tercüman” olur.
Ahmet kardeşim de bu kez bana tercüman olmuş.
Madem öyle. . .
Ayrıca kalem oynatmaya gerek yok, onun yazdıklarını aktarıp, “bu satırların altına imzamı atarım” demeliyim efendice.

* * *

“BİR: Saldırı için beş adet minibüs nasıl oldu da kimsenin engeline takılmadan Suriye sınırından Türkiye’ye sokuldu?
İKİ: Beş adet minibüsten ikisine Antakya’ya yakın bir beldede TNT yerleştirilirken nasıl oldu da kimsenin haberi bile olmadı?
ÜÇ: Araçlar ayrı, bombalar ayrı nakledilirken nasıl oldu da tek bir istihbarat bile söz konusu olamadı?
DÖRT: Uzaktan kumandalı bomba yüklü araçlar, nasıl oldu da hiçbir güvenlik unsurunun dikkatini çekemedi?
BEŞ: Sınır güvenliği nasıl oluyor da bunca kanlı olaydan sonra bile bir türlü sağlanamıyor?
ALTI: Bütün dikkatler Esad yönetiminden gelecek saldırılara odaklanmışken nasıl oluyor da bu denli zor bir planlama gerektiren saldırı gerçekleştirilebiliyor?
YEDİ: Türkiye’de Esad yönetimiyle irtibatı olan ‘Acilciler’ adlı bir terör örgütü var idiyse ve bu biliniyor idiyse neden bu örgüte karşı bu zamana kadar bir operasyon yapılmadı?

* * *

Başbakan Yardımcısı, İçişleri Bakanı falan...
Çıkmışlar gururla açıklıyorlar:
-  Failleri yakaladık.
-  Olayı çözdük.
-  İtiraf ettirdik.
İyi de Sayın Başbakan Yardımcımız, Sayın İçişleri Bakanımız...
Madem olayın üzerinden 24 saat bile geçmeden...
-  Failleri yakalamaya...
-  Olayı çözmeye...
-  İtiraf ettirmeye...
Gücünüz, istihbaratınız, enerjiniz, dinamizminiz vardı da...
Bu gücünüzü, istihbaratınızı, enerjinizi, dinamizminizi...
Neden saldırıdan önce kullanmadınız da 40’ı aşkın kişinin can vermesini engelleyemediniz?
Neden? Neden? Neden?”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder