Adaylara benden bir kıyak
Ali Rıza Babaoğlan
ile Avukat Meltem Banko, Gezi Parkı olayları sürecinde atılan twitleri gayet detaylı
biçimde incelemiş ve sonuçta bir kitap haline getirmişler.
Meraklısı için
aktarayım.
İsteyenler, bu e-kitabı,
http://geziparkikitabi.com adresinden
indirebilirler.
Fakat asıl değinmek
istediğim konu, daha başka.
Malum.
Yeni bir süreç daha
bizi bekler.
Onun da adı:
Seçim süreci.
Kitapta yer alan bir
bölüm ise bu süreçte aday olmayı düşünen ve düşleyen binlerce kişiye “altın
pusula” sunuyor bir nevi.
Bu da benden, onlara
bir kıyak olsun:
* * *
“Her dijital
vatandaş aynı zamanda bir seçmen. Seçimlerde oy veriyor.
Fakat bu grubunun
seçim yapmak için değerlendirmeleri ve dünyayı algılayışları farklı.
Dijital vatandaşlar;
ulusa seslenişler, grup toplantıları ve köşe yazılarından çok, 140 karakterlik
mesajlara, 1-2 dakikalık videolara, esprili fotoğraflara itibar ediyorlar.
Bu grubun
ihtiyaçlarını ve isteklerini esneklik, her an ulaşılabilirlik, şeffaflık ve
verimlilik adı altında gruplayabilmek mümkün.
Siyasilerin oy almak
için bu ihtiyaçlara özen göstermesi gerekiyor.
Artık seçim
dönemlerinde sokaklara bayrak asarak oy toplama devri değil.
Dijital vatandaşlar
için iyi politikacı demek, iyi twitter mesajı da atabilen kişi demek.
Bunu fark edebilmek
ve altında yatan mesajı anlayabilmek gerekiyor.”
* * *
Övünmek gibi olmasın
“iyi bir dijital vatandaş” olma yolunda epey mesafe aldığımı söyleyebilirim.
Yani o mesajı çok
önceden aldım ve gereğini yaptım.
Günümüz
siyasetçilerine bakınca gördüğüm ise…
Tam bir felaket!
* * *
Büyük çoğunluğu “hiç
yok” sosyal medyada.
Olanların büyük
çoğunluğu da “bayram seyran mesajlarından” veya “şuraya gittim, buradan geldim”
türü anında silinen muhabbetlerden öteye geçebilmiş değil.
Bu işi “en iyi”
demek yanlış olur ama “en çok ses getiren” şekilde yapabilen “tek politikacı”
var bu alemde.
O da…
İster sevin, ister
kızın; Melih Gökçek.
Bazen derin
çukurlara yuvarlansa da, belli ki, onun için reklâmın iyisi kötüsü yok!
Dedim ki…
Ankara'nın
fışkiyesini kıskandım.
Aziz Kocaoğlu'dan
"kocaman bir fışkiye" yapmasını isteyeceğim.
Hem de İzmir
Körfezi'nin tam ortasına.
Şöyle ışıklı,
mışıklı..
* * *
Mısır'daki darbeye
elbette karşı çıkacaksın. Ama diğer yandan öteki diktatörlerle de
kucaklaşmayacaksın.
* * *
Yalan söyleyen
politikacının burnunu uzatacak bir keşif yapılsa, 140 ekran televizyona
suratları zor sığar.
* * *
Yeni Şafak'ta
Abdülkadir Selvi "Binlerce yıldır piramitlere dayanan Mısır, demokrasiye 1
yıl dayanamadı" diye yazmış.
Çok güzel benzetmiş!
* * *
Bakmayın
bağırdıklarına, "AK Medya" Mısır'daki darbeden memnun.
Söyleyecek sözleri
kalmamışken, bu sayede bülbül kesildiler yine.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder