15 Temmuz 2013 Pazartesi

Atsineği, Kıskaç, Sokak lambası… / Feyzi Hepşenkal / Milliyet Ege / 15 Temmuz 2013


Atsineği, Kıskaç, Sokak lambası…

İzmir eski Milletvekili Ahmet Ersin’in anlattıklarını, daha doğrusu “yaşadıklarını” dün okudunuz.
Hatırlayın şimdi.
Ne demişti?
“Hukukumuzda bugün ‘gizli tanık terörü’ vardır.”
Ahmet Ersin’e “abartma” diyebilseydik keşke.
Oysa söyleyebileceğimiz tek şey…
Az bile.
“Gizlik tanık” uygulaması gerçekten bir “silah” gibi kullanılıyor Türkiye’de.
Hukuken kimin canı yakılmak isteniyorsa, tıpkı bir PALA imişcesine sallanıyor üzerine!

* * *

Kabul ediyorum. “Tanık koruma uygulaması” suçlulara hak ettiği cezayı verebilme adına, çok önemli ve yararlı bir yöntem.
Bugüne kadar izlediğim yüzlerce filmde, özellikle ABD’de bu yöntemin nasıl uygulandığını gördüm.
Amma velâkin “gizli tanık” başka bir şey.
Ve dünyanın hiçbir yerinde “gizli tanıklar” Türkiye’dekine benzer şekilde, tek görevi “sanığı mahkum etmek” üzerine kurgulanmış bir oyunun figüranı olarak rol almıyor mahkeme salonlarında.

* * *

Örnekse…
ABD hukuk sisteminde ‘davanın çözülmesi için hayati önem taşıması ve tanığın hayatının tehlike altında olması durumunda’ gizli tanık olunabiliyor.
Üstelik ifadesine başvurulan gizli tanığın “kimlik gizliliği” sadece mahkeme salonunu terk ettiği anda başlıyor.
Yani…
Gizli tanık mahkeme salonuna girdiği anda diğer tanıklardan hiçbir farkı olmuyor.

* * *

Türkiye ise sanki başka dünyalarda var olan ülke.
Gizli tanıkların duruşma tutanaklarına geçen trajikomik ifadeleri, çoktan kitap oldu bile!
İlginç olaylardan birini de Mustafa Balbay yazmıştı:
“Ergenekon davasının ‘Selçuk’ kod adlı gizli tanığı, ‘Turgut Özal ölmedi, öldürüldü’ diye ifade verince, bu kanaatin sahipleri hemen üzerine atladı. En başta da aile. Semra Özal, eşinin görevi başında öldürülmüş bir şehit olduğunu söylüyor, gizli tanık Selçuk da bunu bir bakıma doğrulamış oluyordu.
Başka hiçbir delil olmaksızın sadece bir gizli tanığın ifadesiyle açılan davada görüldü ki söz konusu ifadedeki tam cümle şu:
- Turgut Özal’ı şantajla Semra Hanım’a zehirlettiler.”

* * *

Atsineği, Dilovası, Tükenmez kalem, Kıskaç, Sokak lambası, Oyunbozan…
Kimdir bunlar?
Tamam “gizli tanık” da, gerçekten kim bunlar?
Hangisi hırlı, hangisi hırsız kim biliyor?


Dedim ki…

Meydanlar senin... Ekranlar senin...
Güç sende... Kudret sende...
Dediğin dedik, çaldığın düdük.
Dur biraz, sakin ol.
Hâlâ bu öfke niye?

* * *

Mesele "Kefenimi giydim de geldim" diye hamasi nutuklar atmak değil.
Marifet o kefeni "yok yere" hiç kimsenin giymemesini sağlamak.

* * *

"Sanatçılar ile sivil toplum örgütlerinin katıldığı gösteride demokrasi çağrısında bulunuldu."
Nerede?
Mısır'da.
Eh.
O zaman haklarıdır!

* * *

Palas pandıras Fas...



Tek karelik tekme!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder