Atsineği, Kıskaç, Sokak
lambası…
İzmir eski
Milletvekili Ahmet Ersin’in anlattıklarını, daha doğrusu “yaşadıklarını” dün
okudunuz.
Hatırlayın şimdi.
Ne demişti?
“Hukukumuzda bugün ‘gizli
tanık terörü’ vardır.”
Ahmet Ersin’e
“abartma” diyebilseydik keşke.
Oysa
söyleyebileceğimiz tek şey…
Az bile.
“Gizlik tanık”
uygulaması gerçekten bir “silah” gibi kullanılıyor Türkiye’de.
Hukuken kimin canı
yakılmak isteniyorsa, tıpkı bir PALA imişcesine sallanıyor üzerine!
* * *
Kabul ediyorum.
“Tanık koruma uygulaması” suçlulara hak ettiği cezayı verebilme adına, çok
önemli ve yararlı bir yöntem.
Bugüne kadar
izlediğim yüzlerce filmde, özellikle ABD’de bu yöntemin nasıl uygulandığını
gördüm.
Amma velâkin “gizli
tanık” başka bir şey.
Ve dünyanın hiçbir
yerinde “gizli tanıklar” Türkiye’dekine benzer şekilde, tek görevi “sanığı
mahkum etmek” üzerine kurgulanmış bir oyunun figüranı olarak rol almıyor
mahkeme salonlarında.
* * *
Örnekse…
ABD hukuk sisteminde
‘davanın çözülmesi için hayati önem taşıması ve tanığın hayatının tehlike
altında olması durumunda’ gizli tanık olunabiliyor.
Üstelik ifadesine
başvurulan gizli tanığın “kimlik gizliliği” sadece mahkeme salonunu terk ettiği
anda başlıyor.
Yani…
Gizli tanık mahkeme
salonuna girdiği anda diğer tanıklardan hiçbir farkı olmuyor.
* * *
Türkiye ise sanki
başka dünyalarda var olan ülke.
Gizli tanıkların duruşma
tutanaklarına geçen trajikomik ifadeleri, çoktan kitap oldu bile!
İlginç olaylardan
birini de Mustafa Balbay yazmıştı:
“Ergenekon
davasının ‘Selçuk’ kod adlı gizli tanığı, ‘Turgut Özal ölmedi,
öldürüldü’ diye ifade verince, bu kanaatin sahipleri hemen üzerine atladı.
En başta da aile. Semra Özal, eşinin görevi başında öldürülmüş bir şehit
olduğunu söylüyor, gizli tanık Selçuk da bunu bir bakıma doğrulamış oluyordu.
Başka hiçbir delil
olmaksızın sadece bir gizli tanığın ifadesiyle açılan davada görüldü ki söz
konusu ifadedeki tam cümle şu:
- Turgut
Özal’ı şantajla Semra Hanım’a zehirlettiler.”
* * *
Atsineği, Dilovası,
Tükenmez kalem, Kıskaç, Sokak lambası, Oyunbozan…
Kimdir bunlar?
Tamam “gizli tanık”
da, gerçekten kim bunlar?
Hangisi hırlı,
hangisi hırsız kim biliyor?
Dedim ki…
Meydanlar senin...
Ekranlar senin...
Güç sende... Kudret
sende...
Dediğin dedik,
çaldığın düdük.
Dur biraz, sakin ol.
Hâlâ bu öfke niye?
* * *
Mesele
"Kefenimi giydim de geldim" diye hamasi nutuklar atmak değil.
Marifet o kefeni
"yok yere" hiç kimsenin giymemesini sağlamak.
* * *
"Sanatçılar ile
sivil toplum örgütlerinin katıldığı gösteride demokrasi çağrısında bulunuldu."
Nerede?
Mısır'da.
Eh.
O zaman haklarıdır!
* * *
Palas
pandıras Fas...
Tek karelik tekme!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder