Cümleten müebbet hapis!
Cumhuriyet savcılığından
emekli olan ve halen Adalet Akademisi’nde öğretim görevlisi olarak çalışan Mehmet
Yücesoy, günümüz Türkiye’sinde tam da “Başsavcı” olacak biri.
Yazık.
Neden emekli olmuş
ki?
İktidarın yerinde
olsam derhal çaresini bulup, onu bu makama getirir veya en azından “özel yetki”
verirdim.
O da Gezi
eylemlerine katılan “kim var kim yoksa” haklarında açardı davayı hemen:
“Bazı kişiler elinde
sopalarla, taşlarla maskelerle, molotof kokteylleriyle, değişik yasa dışı örgüt
bayrak ve flamalarıyla; yakarak, yıkarak meydanlarda boy gösterdiler. Bu cebir
ve şiddettir.”
Öyleyse…
“TCK'nın 312.
Maddesi uyarınca ‘cebir ve şiddet kullanarak hükümeti ortadan kaldırma' suçu
oluşmuştur.”
Eh.
Böyle bir suçla
itham edilmenin cezası ise malum:
“Ağırlaştırılmış
müebbet hapis.”
* * *
Ne güzel değil mi?
Çoğu Ergenekon
davasını hararetle desteklemiş ama sonradan muhalifler arasına katılanları da
aynı suçun mahkûmu yaparak, canını sıkan herkesi, topla dalga dalga.
Sen şu tviti attın,
sen bu konuşmayı yaptın, sen oraya gittin, sen şununla şurada muhabbet ettin;
yallah içeri!
* * *
Eski savcı bey TRT
ekranında anlatınca neler yapılması gerektiğini, sunucu da sormuş:
“Siz görevde
olsaydınız böyle bir dava açar mıydınız?”
Eski savcı bey
“Evet” demiş hararetle:
“Özel yetkili
görevde bulunan cumhuriyet savcılığı makamında bulunan bir savcının böyle bir
durumda kesinlikle işlem yapması gerekir.”
* * *
Ne de olsa
Ergenekon’da sona doğru yaklaşılıyor.
Oradaki hesabı
kestikten sonra, hem yeni bir meşgale lazım arkadaşlara, hem de en ağdalısından
gözdağı vererek muhtemel olayların önünü kesmek.
Bu arada hak,
adalet, özgürlük…
Onlara ne olacak?
Onlar “eskiden”
gerekliydi bugünün iktidar sahiplerine.
Epeydir işleri bitti
hak, adalet, özgürlükle.
Bu kavramlar “falan,
filan” oldu artık.
Ve zaten manzara çok
açık…
Mehmet Yücesoy gibi
hukukçular oldukça, demokrasinin sırtı yerden kalkmaz ama iktidarın da sırtı
yere gelmez!
Yapmayın, ayıptır
İsmi uzun…
Ege ve Batı Akdeniz
Sanayi İşadamları Dernekleri Federasyonu.
Hadi kibarlık
yapalım ve “iktidar yanlısı” demeyelim ama “iktidara yakın” bir kuruluş
oldukları su götürmez.
Haliyle
kendilerinden, örneğin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın aldığı bir kararı,
yaptığı bir planı eleştirmeleri beklenemez.
O nedenle de, şöyle
diyorlar zaten:
“İnciraltı’nda
yapılan imar düzenlemesine ilişkin eleştirileri şimdi yapmayalım. Oylamadan
sonra konuşuruz.”
Nasıl yani, göz göre
göre EXPO hakkında karar verecek insanları kandırmamızı mı öneriyor bu
arkadaşlar?
Ayıptır.
Oylamaya giderken
“plan bu” oylamadan sonra “plan şu” mu denilecek, dünyaya?
Durun bir dakika.
Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı marifetiyle İnciraltı’nın “altını üstüne getirmek” gibi bir durum
varsa ortada, bunun düzeltilmesi için neden beklenir? Ülkemin ve şehrimin zor
duruma düşürülmesi niçin istenir?
Hemen, bugün
düzeltirsin yanlışı, olur, biter!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder