16 Temmuz 2013 Salı

Benazir’in pembe şalı / Feyzi Hepşenkal / Milliyet Ege / 16 Temmuz 2013


Benazir’in pembe şalı

Taliban tarafından okuldan eve dönerken başından vurulan Malala Yusufzai’ye “umudun sembolü” diyorlar.
Birleşmiş Milletler'deki Dünya Gençlik Kurultayı'nda, Pakistan'ın suikasta kurban giden eski başbakanı Benazir Butto'nun pembe şalını takarak konuşmuş Malala.
Pembe şalı boşuna takmamış, ona “Dünyanın en cesur kızı” diyorlar ayrıca.
Gerçekten tüylerim ürperdi.
Malala’nın haberini okuduğumda, “Doğu’nun Kızı” adlı kitabı da henüz bitirmiştim.
Benazir Butto’nun yaşamını, verdiği mücadeleyi bilmeyen biri; boşuna “demokrasi ve kahramanlık nutku” atmasın hiç.
Çünkü Benazir, öyle sefa sürer gibi üç-beş ay hapis yatmakla “kahraman” olmadı.
Laf ola beri gele türünden değil, “kefen” onun bedeninden hiç çıkmadı.
Üzerine ne giyerse giysin, sanki o gün ölecekmiş gibi, içinde hep ruhani bir kefen vardı.
Pakistan gibi zor bir ülkede “ille de demokrasi” diyen, babasını bir diktatöre kurban veren, kendisi de başka bir diktatörün emri ile can veren kahraman bir kadındı Benzir Butto.

* * *

General Ziya-ül Hak “katıksız” bir diktatördü.
Düzmece bir mahkeme kurup, seçilmiş bir başbakanı, Zülfikar Ali Butto’yu öldürdü.
Benazir Butto babasının izinden yürüdü.
O da başbakan oldu ülkesine.
Bu kez bir başka diktatör çıktı önüne.
Pervez Müşerref’e karşı direndi bu kez.
Yıllarca sürgünde yaşadıktan sonra ülkesine döndü.
Milyonların oluşturduğu sevgi selinde ilerlerken “beklenen” suikast gerçekleşti 27 Aralık 2007 günü.

* * *

Bereket “öldürülmeden önce” kitabını bitirmişti.
Ve yazdı…
“Dr. Martin Luther King’in ‘Hayatımız önemli konularda sessiz kaldığımız gün sona ermeye başlar’ sözü geliyor aklıma. Ben de Allah’a olan inancımla, kendimi halkın ellerine teslim ediyorum.”
Bunlar Benazir Butto’nun kitabındaki son sözleriydi.
İlginçtir.
Koca kitapta dünyadaki pek çok ülke ve siyasinin adı geçiyor ama Türkiye’nın adı sadece bir kez, babasının kendisine “Mustafa Kemal’in hayatını okumasını tavsiye etmesi” nedeniyle anılıyor.
Oysa ki… Pakistan ile Türkiye hani “dost ve kardeş” ülkeydi?
Yoksa Türkiye’nin “kardeşlik anlayışı” yalnızca “diktatörler ile dostluktan” mı ibaretti?
Özellikle günümüz Türkiye’sindeki yöneticilerin bu konudaki siciline yakından bakmak gerekli.
Merak etmeyin.

Ona da baktım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder