Gel 31 Temmuz gel
Yarın Temmuz’un
30’u, ertesi gün ise büyük gün CHP için.
Saat 17’yi
gösterdiğinde, kimler, nerelere aday olmuş belli olacak Türkiye’nin her
yerinde.
Bir de kuralları,
koşulları belli bir önseçim olsaydı keşke!
Ama yok.
Onun için de 31 Temmuz
akşamı açıklanacak listelerde adı yer almayanların da, “aday olma ihtimali” var
son ana kadar.
Kimi yerde aday
adayları “yetersiz” görülecek belki.
Kimi yerde rekabet
kavgaya dönüşecek, bu nedenle aday adaylarından birini tercih etmek sıkıntı
yaratacağından farklı bir isim aranacak.
Kimi yerde “eş,
dost, hısım, akraba” araya girecek her zaman olduğu gibi.
Dedim ya…
Keşke kuralları,
koşulları belli bir önseçim olsaydı da, herkes kaderine razı olsaydı sonuçta.
* * *
Yine de CHP öteki
partilerden bir adım önde giriyor seçim sürecine.
Amma velakin zamanı
doğru kullanmak şart.
Bakın şimdi.
1 Ağustos’tan
itibaren aday adayları arasında öyle bir mücadele başlayacak ki…
Allah vermeye!
CHP hızlı davranmaz
da, işi uzatırsa; sahip olduğu avantaj, elinde patlayan silah oluverir bir
anda.
Ve zaten hiç
anlamam.
Adayları açıklamak
için, neden “son dakika” beklenir?
* * *
Oysa…
Adayın iyiyse,
yamuğu yumuğu bulunmuyorsa; ne beklersin, hemen açıkla.
Hele bir önceki
seçimde geride kaldığı illerde, ilçelerde; partilerin, hiç zaman yitirmemesi
gerekiyor aslında.
Aday belli olacak
ki, mümkünse kapı kapı dolaşıp, aradaki farkı kapatmaya çalışacak.
* * *
Örnekse…
CHP’nin Ankara ve
İstanbul’da, AKP’nin İzmir’de hem Büyükşehir, hem ilçe belediye başkan
adaylarını belirlemesi için “yarın” bile geç!
Örnekse…
Balıkesir, Denizli,
Manisa ve Uşak’ta AKP avantajlı gibi görünüyor.
Madem öyle, CHP ve
MHP bu illerde hemen harekete geçmeli.
Aynı durum Aydın,
Çanakkale ve Muğla’da AKP için geçerli.
Biliyorum, ne desek
boşuna.
Bazılarında son
dakikaya kadar “can” çıkar, “huy” çıkmaz!
Dedim ki…
“2013 yılı 1.
yarıyıl hesap işletim ücreti” adı altında 48,69 TL parama el koyan Banka, size
Başbakanın bir şey yapacağı yok ama benden korkun!
* * *
Parlamento
tarafından kabul edilen yasa ile artık cumhurbaşkanına küfretmeyi dahi suç
unsuru olarak değerlendirilmekten vazgeçen Fransa, çok ileri gitti…
Bu kadar da “ileri
demokrasi” olmaz ki!
* * *
“Hamile kadım
sokakta gezmesin diyen” ve kendine “tasavvuf düşünürü” namını münasip göre Ömer
Tuğrul İnançer, bu lafı etmeden çok mu düşünmüş acaba?
* * *
Görme engelli
olanların hiç değilse gönül gözü ardına kadar açık.
Vah ki, bütün
duyuları körleşip, kula kulluk edenlere...
* * *
TÜRK-İŞ'in yaptığı
araştırmaya göre açlık sınırı…
Tam emekli maaşım
kadar!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder