11 Aralık 2013 Çarşamba

Bir ihtimal, 200 bin oy! / Feyzi Hepşenkal / Milliyet Ege / 11 Aralık 2013


Bir ihtimal, 200 bin oy!

Binali Yıldırım’la henüz “merhabam” dahi yok.
Yani kulağıma herhangi bir şey fısıldamadı ama yine de çok iyi biliyorum ki, belediye başkanlığına aday olmaya niyeti yoktu.
Hem de…
HİÇ.
Öyle ya, neden olsun?
Hesap var.
Kitap var.
AKP iktidarı kurulduğundan beri koltuğu değişmeyen tek kişi olan, diğer bakanlıkların yatırım harcamasını tek başına üçe-beşe, ona-yirmiye katlayan biri; ne yapsın, belediye başkan adaylığını?
Hani İstanbul olsa, tamam da…
İzmir adaylığı tam bir macera!
Dolayısıyla bu muhabbet açıldığı günden itibaren, Binali Yıldırım’ın İzmir’e gelip, belediye başkanlığına aday olma ihtimaline “olmaz” dedim inatla.

* * *

Bir ay kadar önce “ferasetini defalarca kanıtlamış” bir dost aradı.
Tesadüfen fakat çok sağlam bir kaynaktan öğrendiğini “kesin bilgi” koduyla aktardı:
“Başbakan emir vermiş, Binali Yıldırım aday oluyor.”
İnadım anında sona erdi ve hemen o günkü yazıyı değiştirip, Yıldırım’ın adaylığını kendi payıma ilan ettim.
Zira yine bilirim…
Emir, demiri keser.
Hele ki söz Recep Tayyip Erdoğan’ın ağzından çıkmışsa, “uçurumdan atla” dese atlayacaksın, başka çare yok!

* * *

Kabul edelim, belediye başkan adaylığı Binali Yıldırım’ın şahsı için ne kadar yanlışsa, partisi açısından ise en az o kadar doğru bir hamle.
Bakın şimdi.
Şu an için İzmir’de 2 milyon 900 bin kayıtlı seçmen bulunuyor. Seçmen listeleri askıya çıkarken, sayı 3 milyonu geçer.
30 Mart’ta seçime katılma oranı, sanırım yüzde 90 olur.
Geçerli oy sayısı ise 2 milyon 650 bini bulur.
Ahmet, Mehmet veya Taha yerine, seçime Binali Yıldırım ile girilmesi “siz deyin 5 puan, başkası desin 10 puan, hadi ortasını bulup 7,5 puan diyelim” AKP’nin oyunu arttırabilir.

* * *

Ne demek bu?
Yuvarlak hesap, 200 bin oy; demek.
O ne demek?
Artvin’de, Bilecik’te, Bingöl’de, Bitlis’te, Burdur’da, Çankırı’da, Erzican’da veya Kars’ta kayıtlı olan seçmenlerinin tamamından fazlasının oyunu almak; demek.
Derseniz ki:
Binali Yıldırım böyle bir fark yaratabilir mi ve bu fark AKP’nin İzmir’de seçimi kazanmasına yeter mi?
Ben de derim ki:
Acele etmeyin, daha yazacak ve konuşacak çok şey var!


Bir mucize olsa…

Bir mucize olsa da, gerçekten suçu, günahı olmadan zindanda yatan kim varsa, özgür kalsa...
Ve aynı anda tersi de olsa, demir kapılar, işledikleri suçlardan kaçak yaşayanların üzerine kapansa...
Acaba nasıl bir manzara çıkardı karşımıza?
Mustafa Balbay’ın özgürlüğüne kavuştuğu anı ve sonrasında yaşanan duygu yüklü sahneleri izlerken bunları düşündüm.
Kafalar karışık çünkü.
Kurumlara duyulan güven yerlerde sürünüyor.
Bakıyorum televizyonlara, toplaşmış koca koca adamlar, falanca davadaki, filanca belgeyi tartışıyor saatler boyu.
Her kafadan bir ses çıkıyor.
Ama işin içinden çıkılamıyor!
Güya meseleye açıklık getirecekler, düştükleri köy kuyuda çırpındıkça batıyorlar.
Onun bir mucizeye ihtiyacımız var sahiden.
Kim suçlu?
Kim masum?
Cevap arıyoruz…
Hapishaneler mi memleket, memleket mi hapishane?




Allah ayırmasın

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder