19 Aralık 2013 Perşembe

Cevap ver ey cemaat-i Müslim / Feyzi Hepşenkal / Milliyet Ege / 19 Aralık 2013


Cevap ver ey cemaat-i Müslim

Döndük Gezi günlerine… Dört bir yandan haber yağıyor. Olanın bitenin, yazılıp çizilenin haddi hesabı yok.
Ama önce şunu söylemeliyim…
Demokratik ülkelerde, “soruşturmanın selameti” için suçlanan bakanlar, görevden alınmayı beklemeden istifa eder.
Türkiye'de ise “soruşturmanın akameti” için, polis müdürleri görevden alınıyor.
Yetmiyor.
Görevden alamadıkları savcıların “elini kolunu bağlasınlar” diye, aralarına iki yeni savcı gönderiliyor.
O da yetmiyor.
Soruşturmanın başındaki “meşhur” savcı Zekeriya Öz’ün de ipi çekiliyor.
Nedense, Başbakan’ın “Yolsuzluğu babam yapsa cezalandırırım” lafı geldi bir anda aklıma.
Bazı insanlar “tepeden tırnağa değişebiliyormuş” gerçekten.
Aksi halde, yolsuzluk şüphelileri kabak gibi ortada durup, dururken; yolsuzluk iddialarını soruşturan ve de bir zamanlar toz kondurmadığı Savcı Öz’ü neden cezalandırır insan?

* * *

Tamam.
Olayın iktidar-cemaat kavgası nedeniyle patladığını tartışmaya gerek yok.
Yani “sebep” malum.
Ya sonuç?
Yani iddialar.

* * *

Deniyor ki:
“Suç örgütünün olası takipten kurtulmak amacıyla sahte kimliklerle alınmış birebir telefonlarla birlikte ‘kırmızı hat’ geliştirdikleri de dosyada yer aldı. İddiaya göre bu kırmızı hatlardan birini Bakan A.’nın oğlu kullanıyordu, Bakan A.’ya verilen rüşvetler de oğluna teslim edildi.
Deniyor ki:
“Bürokraside karşılaştığı her türlü sorunu rüşvet ile çözdüğü iddia edilen Rıza Zarrab’ın isteklerinin, rüşvet karşılığında Bakan B. tarafından yerine getirildiği iddia ediliyor. Zarrab’ın bu çerçevede 20 milyon 500 bin lira karşılığında euro ve dolar rüşvet verdiğinin tespit edildiği iddia edildi.”
Deniyor ki:
“Soruşturma dosyasında Bakan C.’nin Rıza Zarrab’ın bürokratik işlemlerini takip ettiği, bunun karşılığında ise 3 milyon TL karşılığında (dolar bazında 1.5 milyon dolar) rüşvet aldığı iddia edildi.”

* * *

Deniyor ki:
“İnşaat ihalesi verilen şirketlerin altyapı işlerinin Bakan Bayraktar’ın oğlunun gizli sahibi olduğu şirketlere gittiği, projeler önündeki engellerin de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın müdahaleleriyle kaldırıldığı öne sürülüyor.”
Deniyor ki:
“Yine belediyeler tarafından onaylanmayan plan tadilatları, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından Özel ‘Proje Alanı’ veya ‘Kentsel Tasarım Projesi’ ilan edilerek usulsüzlükler yapıldığı, Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulları’na rüşvet vererek tarihi yapıların bulunduğu arazileri, doğal sit alanlarını ve yeşil alanları imara açtıkları soruşturma dosyasındaki iddialar arasında yer aldı.”

* * *

Deniyor ki:
“Fatih Belediyesi ve anıtlar kuruluna yönelik gerçekleştirilen rüşvet operasyonunda büyük meblağlar karşılığında tarihi yarımadada sit alanı olan arsalar için inşaat şirketlerine izin verildiği, Demiryolu, Liman ve Hava Meydanları İşletmesi’nin (DLH) ve Japon mühendislerin uyarılarına rağmen Marmaray’ın çökme tehlikesi pahasına bölgeye inşaat yapılmasına göz yumulduğu ileri sürülüyor.
Deniyor ki:
Marmaray Sirkeci İstasyonu’nun üzerinde bulunan tarihi bir binanın ve boş bir arazinin üzerine inşaat yapılması karşılığında Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, koruma kurulu üyeleri ve tapu müdürlüğü çalışanlarının da aralarında bulunduğu isimlere milyon dolarlara varan rüşvet verildiği, inşaata izin veren bürokratların binlerce insanın hayatını hiçe saydığı öne sürülüyor.

* * *

Bunlar iddiaların sadece bir bölümü.
Meraklısı devamını bulur, okur.
Diğer yanda iktidar tayfası bu iddialara cevap vereceklerine, koro halinde işi “Halk Bankası üzerinden İran'la yapılan ticarete” bağlayıp, sözü “olayın arkasında ABD ile İsrail var” demeye getiriyor.
Ey cemaat-i Müslim...
Bari şu soruya cevap verin:
Halk Bankası Genel Müdürü'nün evinde ayakkabı kutuları içinde bulunan 4,5 milyon doları da, oraya CIA ile MOSSAD mı koydu?



Tek karelik ayak izi!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder