2 Aralık 2013 Pazartesi

Gelecek karanlığa gebe / Feyzi Hepşenkal / Milliyet Ege / 2 Aralık 2013


Gelecek karanlığa gebe

Serdar Akinan… Gazeteci dostumuz, arkadaşımız.
Büyük medya gruplarından birinde güzel işler yaparken, ilahların gazabına uğramıştı o da.
Sonra…
Vagus TV adıyla bir internet sitesi kurdu.
Özellikle Gezi olayları sürecinde sesini iyice duyurdu.
Üzeri örtülmek istenen pek çok olay sayesinde belgelendi.
İnsanları öteleyen, iteleyen, ezen sayısız video ve fotoğraf Vagus TV’de yayınladı, kayıt altına alındı.
Bazı internet TV ve siteleri gibi Serdar Akinan’ın kurup, yönettiği Vagus TV de; gittikçe kararan, karartılan şu medya aleminde parıldayan bir ışık oldu.

* * *

Serdar geçen gün, önemli olduğu kadar tüyler ürpertici şeyler yazdı orada:
“Çok değil, bundan iki ay kadar önce bir dostumla sohbet ediyoruz.
Kendisi Türkiye ve bölgede olan bitenler üzerine ara ara derinlemesine fikir tokuşturduğumuz bir aydın.
Gezi sürecini kendi aramızda değerlendirirken; laf arasında, ‘Sen de Vagus’ta şu Gezi haberlerini abartma… Tweetlerinde çok Gezi yazıyorsun… Yazma’ dedi.
Bu lafı başkası söylese güler geçerdim. Ama o, böyle laf ola beri gele konuşacak biri katiyen değildi.
‘Neden?’ dedim.
- Bak bunu bir yaz diye söylemiyorum…
-Eeeee?”

* * *

Bundan sonrası, henüz çevrilmemiş bir korku filminin kâbus senaryosu gibi.
Tek kelime ile dehşet.
Dostunun, Serdar’a söyledikleri yeni bir kıyamete alâmet!
İşin “eeeee”si şu ki:
”Şu anda üzerinde Gezi Darbe Girişimi yazılı fezlekeler hazırlanıyor. Bunlar en geç ocak ayı gibi iddianame olacak… Türkiye tıpkı Balyoz gibi, Ergenekon gibi gözaltı dalgaları ile uyanacak… Sanat, medya, STK vs gibi tanınmış çevrelerden insanlar toplu olarak gözaltına alınacak. Bu kez cemaat değil ama iktidarın emniyet ve yargı içinde kurguladığı yapı bunu yönetecek… Okkanın altına gitme!”

* * *

Derler ya, ateş olmayan yerden duman çıkmaz.
İşte duman.
Kapkara.
Ve leş gibi kokuyor!


Özgener, Yorgancılar, Kestelli

Cuma günü Radyo Pause’daki “Konuşma Tam Zamanı” programında, “EXPO hezimeti” üzerinde durduğumuz konuların başındaydı doğal olarak.
Orada sürecin daha başındayken EXPO Yürütme Kurulu’ndaki görevlerinden istifa eden Mahmut Özgener, Ender Yorgancılar ve Işınsu Kestelli’yi hem kutladım, hem de biraz sitem ettim kendilerine.
Kutladım çünkü geleceği görmüşlerdi.
Oluşturan yapının ne denli derme çatma olduğunu, birilerini ikna etmeye çalışmaktan çalışmaya fırsat bulamayacaklarını ve dolayısıyla bulanık suda balık avlanamayacağını zamanında fark etmişlerdi.
Sitem ettim çünkü istifa etmeseydiler eğer, her şeye ve tüm zorluklara karşın bazı doğru işler yapılmasını sağlar ve yaşanan keyfiliğin önüne geçerlerdi büyük ölçüde.
Bu saatten sonra söylenecekler “boş laftan” ibaret elbette.
Tıpkı…
Cumhurbaşkanından başbakanına, şu bakandan bu bakana, giden İzmir valisinden gelen İzmir valisine, İZKA genel sekreterinden EXPO genel sekreterine (pardon, ikisi de aynı kişiydi sahi), yönlendirme kurulu üyelerinden yürütme kurulu üyelerine; işin içindeki tüm zevatın, bugüne kadar söyledikleri gibi!


Tek karelik hatırlatma!





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder