Gelecek karanlığa gebe
Serdar Akinan…
Gazeteci dostumuz, arkadaşımız.
Büyük medya
gruplarından birinde güzel işler yaparken, ilahların gazabına uğramıştı o da.
Sonra…
Vagus TV adıyla bir
internet sitesi kurdu.
Özellikle Gezi
olayları sürecinde sesini iyice duyurdu.
Üzeri örtülmek
istenen pek çok olay sayesinde belgelendi.
İnsanları öteleyen,
iteleyen, ezen sayısız video ve fotoğraf Vagus TV’de yayınladı, kayıt altına
alındı.
Bazı internet TV ve
siteleri gibi Serdar Akinan’ın kurup, yönettiği Vagus TV de; gittikçe kararan,
karartılan şu medya aleminde parıldayan bir ışık oldu.
* * *
Serdar geçen gün,
önemli olduğu kadar tüyler ürpertici şeyler yazdı orada:
“Çok değil, bundan
iki ay kadar önce bir dostumla sohbet ediyoruz.
Kendisi Türkiye ve
bölgede olan bitenler üzerine ara ara derinlemesine fikir tokuşturduğumuz bir
aydın.
Gezi sürecini kendi
aramızda değerlendirirken; laf arasında, ‘Sen de Vagus’ta şu Gezi
haberlerini abartma… Tweetlerinde çok Gezi yazıyorsun… Yazma’ dedi.
Bu lafı başkası
söylese güler geçerdim. Ama o, böyle laf ola beri gele konuşacak biri katiyen
değildi.
‘Neden?’ dedim.
- Bak bunu bir yaz
diye söylemiyorum…
-Eeeee?”
* * *
Bundan sonrası, henüz
çevrilmemiş bir korku filminin kâbus senaryosu gibi.
Tek kelime ile dehşet.
Dostunun, Serdar’a
söyledikleri yeni bir kıyamete alâmet!
İşin “eeeee”si şu
ki:
”Şu anda üzerinde
Gezi Darbe Girişimi yazılı fezlekeler hazırlanıyor. Bunlar en geç ocak ayı gibi
iddianame olacak… Türkiye tıpkı Balyoz gibi, Ergenekon gibi gözaltı dalgaları
ile uyanacak… Sanat, medya, STK vs gibi tanınmış çevrelerden insanlar toplu
olarak gözaltına alınacak. Bu kez cemaat değil ama iktidarın emniyet ve yargı
içinde kurguladığı yapı bunu yönetecek… Okkanın altına gitme!”
* * *
Derler ya, ateş
olmayan yerden duman çıkmaz.
İşte duman.
Kapkara.
Ve leş gibi kokuyor!
Özgener, Yorgancılar,
Kestelli
Cuma günü Radyo
Pause’daki “Konuşma Tam Zamanı” programında, “EXPO hezimeti” üzerinde
durduğumuz konuların başındaydı doğal olarak.
Orada sürecin daha
başındayken EXPO Yürütme Kurulu’ndaki görevlerinden istifa eden Mahmut Özgener,
Ender Yorgancılar ve Işınsu Kestelli’yi hem kutladım, hem de biraz sitem ettim
kendilerine.
Kutladım çünkü
geleceği görmüşlerdi.
Oluşturan yapının ne
denli derme çatma olduğunu, birilerini ikna etmeye çalışmaktan çalışmaya fırsat
bulamayacaklarını ve dolayısıyla bulanık suda balık avlanamayacağını zamanında
fark etmişlerdi.
Sitem ettim çünkü
istifa etmeseydiler eğer, her şeye ve tüm zorluklara karşın bazı doğru işler
yapılmasını sağlar ve yaşanan keyfiliğin önüne geçerlerdi büyük ölçüde.
Bu saatten sonra
söylenecekler “boş laftan” ibaret elbette.
Tıpkı…
Cumhurbaşkanından
başbakanına, şu bakandan bu bakana, giden İzmir valisinden gelen İzmir valisine,
İZKA genel sekreterinden EXPO genel sekreterine (pardon, ikisi de aynı kişiydi
sahi), yönlendirme kurulu üyelerinden yürütme kurulu üyelerine; işin içindeki
tüm zevatın, bugüne kadar söyledikleri gibi!
Tek karelik hatırlatma!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder