3 Nisan 2013 Çarşamba

AB'ye veda zamanı / Feyzi Hepşenkal / 3 Nisan 2013

                                                      Tek karelik masumiyet


AB’ye veda zamanı

Fransa’nın aşırı sağcı partisi Milli Cephe’nin lideri Marine Le Pen, “Zaten Türkler herkesin çıkmak istediği bir birliğe neden girmek istesin?” derken, haksız sayılmaz.
Birincisi, siyasi açıdan Avrupa Birliği Türkiye için misyonunu  “başarıyla” tamamladı.
AK Parti iktidarının ilk yıllarında AB “gölgelerin gücü adına” kullanılan bir kalkandı!
Allah var.
Çok da işe yaradı.
İktidar attığı her adımda, önce AB’yi sürdü öne.
Eh.
“Madem AB öyle istiyor, diyecek bir yok” dedirtti herkese.
O devir artık kapandı.
“AB” adını ağza almak, “işi yokuşa sürmek” ile eş anlamlı epeydir.
Ve zaten dikkat edin.
AB Bakanı Egemen Bağış bile ipin ucunu bıraktı.
Haklı.
“Türkiye’de baba olmak” konulu panele katılıp, Cem Yılmaz’la karşılıklı kahkaha atmak varken; AB’den kime ne?

* * *

İkincisi, ekonomik açıdan AB soyup soğana çevrildi zaten.
Alan, alacağını çoktan aldı.
Son kalan 5 milyar Euro’yu da Kıbrıs Rumlarına yolladılar.
Oh.
Sen sağ, ben selamet!
Türkiye ise AB ile olan ekonomik ilişkilerinde hep “kucağa oturtulan” taraftı.
Bakın Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’a. . .
Gümrük Birliği’ni “esaret anlaşmasına” benzetiyor.
“Sürekli kazık yiyoruz” diyor.

* * *

Türkiye’ye “bahşiş niyetine” parça pinçik paralar verildi ancak.
Tıpkı önceki gün yazdığım “Katılım öncesi mali yardım” faslından yapılan “hibe yardımlar” gibi.
Söze kaldığım yerden devam edeyim.
İzmir’e verilen 10 bin Eoro’luk, 100 Euro’luk o paralar var ya, gerçekten “AB’nin bahşişi” onlar.
Sorarım:
İzmir’in dörtte biri kadar olan Kıbrıs Rumlarına bir günde verilen 5 milyar Euro’nun ne kadarı, şu geçen bilmem kaç yılda Türkiye’ye verildi acaba?

* * *

Ve sıra geldi AB’yi “tersinden” kullanmaya.
Eğer bir gün. . .
Öyle sıkıntılı konuların gündemi sarıp, sarmaladığı bir gün; eğer “Yeni bir dünya kurulur ve Türkiye orada yerini alır” sözünü anımsatan bir haykırış duyulur ve de Türkiye’nin AB’ye yaptığı katılım başvurusunu geri aldığı açıklanırsa, kimse şaşırmasın.
Üstelik bu tavrın, yeni bir “kahramanlık destanı” gibi yazılacağına, şimdiden kalıbımı basarım!


İzmir “bahşişte” 33’üncü. . .

Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer’e önceki gün son cümle ile pası attığımda, onun ağları sarsacağından kuşkum yoktu.
Nitekim öyle oldu.
Seferihisarlı balıkçılara verilen “AB yardımı” hakkında önce bir bilgi notu yolladı, sonra telefonla aradı.
Diyeceğim şu:
AB’den alınan her Euro, balıkçı kardeşlerime helali hoş olsun. Keşke 10 mislini, 100 mislini alabilselerdi de, “denize veya çöpe atılan ıskarta balıkları kullanarak balık ezmesi gibi çeşitli ürünler” imal edilen koca bir fabrika kursalardı.
Yine önceki gün yayınladığım liste var ya, İzmir için bir “ayıp vesikası” aslında.
Çünkü İzmir, AB’den “hibe yardımı” alan iler arasında, 33’üncü sırada.
Buna karşın Hatay 17’nci, Kayseri 3’üncü ve elbette İstanbul 1’inci sırada!
Yani İzmir’in listesi çok daha uzun olmalıydı.
İzmir’in aldığı para, 3-4 milyon değil, 300-400 milyon Euro’yu aşmalıydı.
Yazık.
AB’den doğru dürüst bir bahşiş bile alamadık!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder