AB’ye veda zamanı
Fransa’nın aşırı sağcı
partisi Milli Cephe’nin lideri Marine Le Pen, “Zaten Türkler herkesin çıkmak
istediği bir birliğe neden girmek istesin?” derken, haksız sayılmaz.
Birincisi, siyasi
açıdan Avrupa Birliği Türkiye için misyonunu “başarıyla” tamamladı.
AK Parti iktidarının
ilk yıllarında AB “gölgelerin gücü adına” kullanılan bir kalkandı!
Allah var.
Çok da işe yaradı.
İktidar attığı her
adımda, önce AB’yi sürdü öne.
Eh.
“Madem AB öyle
istiyor, diyecek bir yok” dedirtti herkese.
O devir artık
kapandı.
“AB” adını ağza
almak, “işi yokuşa sürmek” ile eş anlamlı epeydir.
Ve zaten dikkat
edin.
AB Bakanı Egemen
Bağış bile ipin ucunu bıraktı.
Haklı.
“Türkiye’de baba
olmak” konulu panele katılıp, Cem Yılmaz’la karşılıklı kahkaha atmak varken; AB’den
kime ne?
* * *
İkincisi, ekonomik
açıdan AB soyup soğana çevrildi zaten.
Alan, alacağını
çoktan aldı.
Son kalan 5 milyar
Euro’yu da Kıbrıs Rumlarına yolladılar.
Oh.
Sen sağ, ben
selamet!
Türkiye ise AB ile
olan ekonomik ilişkilerinde hep “kucağa oturtulan” taraftı.
Bakın Ekonomi Bakanı
Zafer Çağlayan’a. . .
Gümrük Birliği’ni
“esaret anlaşmasına” benzetiyor.
“Sürekli kazık
yiyoruz” diyor.
* * *
Türkiye’ye “bahşiş
niyetine” parça pinçik paralar verildi ancak.
Tıpkı önceki gün
yazdığım “Katılım öncesi mali yardım” faslından yapılan “hibe yardımlar” gibi.
Söze kaldığım yerden
devam edeyim.
İzmir’e verilen 10
bin Eoro’luk, 100 Euro’luk o paralar var ya, gerçekten “AB’nin bahşişi” onlar.
Sorarım:
İzmir’in dörtte biri
kadar olan Kıbrıs Rumlarına bir günde verilen 5 milyar Euro’nun ne kadarı, şu
geçen bilmem kaç yılda Türkiye’ye verildi acaba?
* * *
Ve sıra geldi AB’yi
“tersinden” kullanmaya.
Eğer bir gün. . .
Öyle sıkıntılı
konuların gündemi sarıp, sarmaladığı bir gün; eğer “Yeni bir dünya kurulur ve
Türkiye orada yerini alır” sözünü anımsatan bir haykırış duyulur ve de
Türkiye’nin AB’ye yaptığı katılım başvurusunu geri aldığı açıklanırsa, kimse
şaşırmasın.
Üstelik bu tavrın,
yeni bir “kahramanlık destanı” gibi yazılacağına, şimdiden kalıbımı basarım!
İzmir “bahşişte” 33’üncü. .
.
Seferihisar Belediye
Başkanı Tunç Soyer’e önceki gün son cümle ile pası attığımda, onun ağları
sarsacağından kuşkum yoktu.
Nitekim öyle oldu.
Seferihisarlı
balıkçılara verilen “AB yardımı” hakkında önce bir bilgi notu yolladı, sonra
telefonla aradı.
Diyeceğim şu:
AB’den alınan her
Euro, balıkçı kardeşlerime helali hoş olsun. Keşke 10 mislini, 100 mislini alabilselerdi
de, “denize veya çöpe atılan ıskarta balıkları kullanarak balık ezmesi gibi
çeşitli ürünler” imal edilen koca bir fabrika kursalardı.
Yine önceki gün
yayınladığım liste var ya, İzmir için bir “ayıp vesikası” aslında.
Çünkü İzmir, AB’den
“hibe yardımı” alan iler arasında, 33’üncü sırada.
Buna karşın Hatay
17’nci, Kayseri 3’üncü ve elbette İstanbul 1’inci sırada!
Yani İzmir’in listesi
çok daha uzun olmalıydı.
İzmir’in aldığı
para, 3-4 milyon değil, 300-400 milyon Euro’yu aşmalıydı.
Yazık.
AB’den doğru dürüst
bir bahşiş bile alamadık!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder