14 Nisan 2013 Pazar

“İZMİR’İN KIRAÇ VALİSİ!” / Feyzi Hepşenkal / 14 Nisan 2013

                                                               Tek karelik meraklı


“İZMİR’İN KIRAÇ VALİSİ!” *

Gelelim İzmir Valisi Cahit Kıraç’ın “işgüzar”lığına!..
Olayı biliyorsunuz...
İzmir Valisi M.Cahit Kıraç’ın talimatı doğrultusunda Vali Yardımcısı Ardahan Totuk imzasıyla bağlı birimlere gönderilen genelgede, kılık-kıyafet yönetmeliğine uymayanların tespit edilerek kendilerine bildirilmesi isteniyor.
Vali Bey bununla da kalmamış ve “fişleme”lerden elde edilen bilgileri Cumhuriyet Başsavcılığı, Bölge İdare Mahkemesi, Ege Ordu ve Garnizon Komutanlığı ile de paylaşmış.
Yani, demek istemiş ki;
“Ben fişledim, siz de deftere işleyin ki, kayıtlar sağlam olsun da, karambole gelmesin!”
Vali Bey, dün bir açıklama yapıp, demiş ki; “Yapılan, rutin bir işlemdir!”
Bunun neresi rutin?.. Bunu Putin yapsa rutindir ama, “hak ve özgürlüklerin genişletildiği” bir Türkiye’de hâlâ “fişleme” yapmak, tam da “Vali Bey’in soyadı”na uygun bir tavır olmuştur!..
Bu topraklarda “demokrasi ve özgürlükler yeşerirken”, anlaşılan o ki, Cahit Bey’in bulunduğu topraklar “Kıraç”tır!.. “Kıraç toprak”ta da; bırakın “demokrasi ve özgürlüğün yeşermesi”ni, bir “ot” bile yeşermez!..
“Kıraç Vali”ye sormak lâzım;
“Kılık-Kıyafet genelgesi konusunda bu kadar duyarlısınız da, meselâ Şapka Kanunu’nu niye takmıyorsunuz?.. Devlet memurlarının şapka giymesini mecbur eden bir kanun var ama hiç kimse bu kanunu takmıyor!.. Vali Bey de takmıyor!.. Ama, genelgeye gelince hemen başlıyor fişlemeye!..
Söyleyin Vali bey;
Öncelik kanunda mıdır,
Yoksa genelgede mi?”
Ne yalan söyleyeyim;
Genelkurmay eski Başkanı Emekli Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu; bir zamanlar “28 Şubat bin yıl sürecek” demişti de, son yıllardaki demokratik atılımlardan sonra, geçenlerde demiştim ki;
“28 Şubat 1000 yıl sürerdi sürmesine de, Erdoğan Sıfır’ları atmasaydı!”
Şimdi ise, şüphedeyim!..
Acaba, “28 Şubat” Vali Cahit Kıraç’ın İzmir’inde devam mı ediyor?!?..

* * *

Öncelikle belirtmeliyim ki, okuduğunuz yazı ve özellikle “tırnak içine aldığım” başlığı başta olmak üzere bana ait değil.
Bu her noktası ve virgülüyle bir alıntı.
Okuduğunuzu yazı bana ait olmadığı gibi, Hamdi Türkmen’e, Erdal İzgi’ye, Erol Yaraş’a, Osman Gençer’e, Deniz Sipahi’ye de ait değil.
Çünkü bizler kime ne kadar kızarsak kızalım, hiç kimseye ve İzmir gibi bir şehrin valisine ve hele de o şehre; bazı kalem oyunlarıyla nefret kusmayız.
Ama devir böyle davranmayı gerektiriyor anlaşılan.
Aksi halde bu satırların yazarı “akil insan” ilân edilip, bir de üzerine adeta İzmir Valisi’ne ceza verircesine; Ege’ye gönderilir miydi?
(*) Hasan Karakaya / Yeni Akit Gazetesi / 30 Mart 2013

Meltem ile İmbat

İzmir Körfezi’nde bir yandan “meltem”, diğer yandan “imbat” esiyor.
Gelen geçen bir esinti değil bu.
Sürekli.
Devamlı hareket halinde Meltem ile İmbat.
Adını aldıkları insana keyif veren rüzgârlar gibi, onlar da kalıcı bir keyfi yaratmanın çabası içindeler.
İzmir Büyükşehir Belediyesi ve TCDD Genel Müdürlüğü ortaklığıyla yürüyen çalışmanın bir amacı limana yol açmak.
Fakat Meltem ile İmbat gemileri aynı zamanda Körfez’e ççken çamuru ve bilumum pisliği söküp alıyor, saplandığı yerden.
Suyun temizlenmesi hız kazanıyor.
Körfez’in mavisi daha belirgin hale geliyor.
Denize gireceğimiz günler yaklaşıyor.
Hadi Meltem.
Hadi İmbat.
Ha gayret.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder