12 Nisan 2013 Cuma

Dilerim "kahraman" olurlar / Feyzi Hepşenkal / 12 Nisan 2013

                                                                    Tek karelik Putin



Dilerim “kahraman” olurlar

Öncelikle şunu söylemeliyim. “Barış süreci” denilen gelişmelere “kayıtsız şartsız” karşı olanlardan değilim.
Eğer gerçek ve kalıcı barışı sağlamak adına bir fırsat varsa, mutlaka kullanılmalı. Bunun için de herkes elinden geleni, fazlasıyla yapmalı.
Ama bu arada kimse, kimseyi kandırmamalı.
Neyse, o!
Alın işte.
Başta tarif edilen “akil insan” ile sonuçta karşımıza çıkan “liste” aynı şey mi?
Olmadığı, Vatan Gazetesi yazarı Mustafa Mutlu’nun heyete alınan Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu Başkanı Lemi Özgen’le yaptığı söyleşiden belli:

* * *

- Başbakan, “akil adamlar” olarak size ne gibi bir görev verdi.
- Akan kanın durması için diyalog yöntemi önemli bir yöntemdir. Başbakan bize hiçbir şeyi dayatmayacağının garantisini verdi ve sadece bu barış ve diyalog sürecini toplumun bütün kesimlerine anlatmamızı ve toplumun önerilerini, eleştirilerini ve düşüncelerini raporlaştırmamızı istedi.
- Peki; neyi anlatacaksınız? İmralı’da süren görüşmelerin... Hadi; daha açık söyleyeyim, yapılan pazarlıkların içeriği hakkında bilgi verildi mi size?
- Hayır. İçerik konusunda hiçbir bilgi verilmedi. Biz sadece halka gidip, akan kanın durmasını ve diyalog sürecinin başlamasının ne kadar gerekli olduğunu anlatacağız.
- Süren pazarlığın, karşılıklı olarak verilen ödünlerin detayını bilmeden yapacağınız bu iş, sizin sırtınıza da büyük bir sorumluluk yüklemiyor mu? Yani; yarın öbür gün asla savunamayacağınız ödünlerin verildiği ortaya çıkarsa, faturanın iktidar kadar size de kesileceğini biliyor musunuz?
- İçeriği bilmememiz büyük eksiklik tabii. Bunu ben de Başbakan’a söyledim. Ama bizden istenen, bu barış projesine genel bir destek sağlamak.
- Ya ne olduğunu bilmeden satacağınız mal ayıplı çıkarsa? Müşteri üreteni değil, satanı; yani sizi sorumlu tutmayacak mı?
- Ayıplı bir şey çıkarsa; ben de itiraz ederim zaten... İçeriği belli olmayan bu görüşmelerden kamuoyunun kabul edemeyeceği ödünler verildiği ortaya çıkarsa, elbette destek vermem...
- Ancak sizin işiniz iki ayda bitecek. Yani malı zaten satmış olacaksınız. Ondan sonra itiraz etmenizin kime ne faydası olacak? Ya da şöyle sorayım: Birileri bu uygulamada, sizin desteğinizi almış gibi görünüp, gerisini önemsemiyor olabilir mi?
- Orasını bilemem...

* * *

Tuhaf bir durum.
Neler olduğunu ve ne olacağını bilmeden “akil bir insanın” böyle bir görevi kabul etmesi, doğrusu ya pek akıllı işi değil!
Fakat diğer yandan Sayın Başbakan heyet üyelerine hitabında “Sizler aynı zamanda sizler cesur ve korkusuz insanlarsınız” dedi ya. . .
Bakın, orası doğru.
Zaten boşuna “sonunu düşünen kahraman olamaz” dememişler!


“Gerekecek” Sayın Bakan

Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, yola revan oluyor.
Önce Ürdün’e gidiyor, sonra Lübnan’a.
Gelip, üç gün kalacak Ankara’da.
Ardından Güney Amerika’da ilk durak Panama.
Gitmişken başka işleri de konuşur elbet ama hedefinde “EXPO 2020” var.
Dediği gibi, söz verdiler.
“EXPO 2020’yi İzmir’e getireceğiz” dediler.
Bunun için de gidecekler ve “İzmir’de yapılanları ve yapılacakları” bir bir anlatacaklar BİE delegelerine.
Bakan Yıldırım ayrıca diyor ki:
“EXPO ile tüm dünya İzmir'e gelsin diye önce biz gidiyoruz. Gerekirse de tüm dünyayı turlarız.”
Gerekecek Sayın Bakan, gerekecek.
Yeter ki, o turu gerçekleştirmeye fırsatınız olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder