Akilden sakile!
Muhabbet yeni değil.
12 Haziran 2012 günü yazmışım meselâ:
“Her zaman, her
yerde, her konuda ‘akil adamlara’ veya daha doğru bir tanımla ‘akil insanlara’
ihtiyaç var.”
Devam etmişim söze:
“Akil, sözlük
anlamıyla ‘akıllı’ demek.
Yok.
Sadece ‘akıllı’ olmak yetmez.
Bir insana ‘akil’ namını vermek için başka özellikler de aranmalı mutlaka.
Ve ‘güven’ olmalı bunların başında.
O kişinin aklına güven, fikrine güven, ahlâkına güven... Say sayabildiğin kadar.
Sonra ‘önyargısız’ olmalı akil insan.
Yok.
Sadece ‘akıllı’ olmak yetmez.
Bir insana ‘akil’ namını vermek için başka özellikler de aranmalı mutlaka.
Ve ‘güven’ olmalı bunların başında.
O kişinin aklına güven, fikrine güven, ahlâkına güven... Say sayabildiğin kadar.
Sonra ‘önyargısız’ olmalı akil insan.
‘Hırslarından
arınmış’ olmalı.
‘Cesur’ olmalı.
‘Sabırlı’ olmalı.
‘Uzlaşma kültürüne
sahip” olmalı.
Halkın bir bölümü hatta çoğunluğu sevmese bile ona ‘saygı’ duymalı.”
Halkın bir bölümü hatta çoğunluğu sevmese bile ona ‘saygı’ duymalı.”
* * *
Ardından, 12 Haziran
2012 tarihli yazımın başlığı olan “Benim akil insanlarım” cümlesinin içerdiği
bir liste yapmışım.
Listeye iki de
İzmirliyi “Burhan Özfatura ile Uğur Yüce’yi” özenle ve özellikle yazmışım.
Gerek o gün bu
listeyi hazırlarken, gerekse ilerleyen günlerde oluşan kanının gereği olarak
“akil insanlardan beklenen” şey; sorunların çözümünde, bir bakıma “siyasi
ombudsmanlık” görevi üstlenmeleriydi.
Taraflarla
görüşerek, anlaşmazlık noktalarına yeni çözümler üretmeleriydi.
Ya şimdi, olan ne?
Kamu Güvenliği
Müsteşarlığı’nın koordinasyonunda 9’şer kişiden oluşan 7 grup Türkiye’nin 7
bölgesini il il dolaşarak “seminerler, konferanslar” düzenleyecekmiş.
“Akil insanlardan
beklenen” bu mudur yani?
Bir nevi. . .
“Hisseli harikalar
kumpanyası” sanki!
* * *
İktidar tarafından
seçilen “akil insanlar kim?” peki.
Teker teker aranarak
“görev tebliğ edilen” bu kişilerin belirlenmesinde “akil” olmaktan çok “makam”
ve “şöhret” sahibi olmalarının tercih edildiği anlaşılıyor.
Ve tabii. . .
“İktidara yakın
olmak” ise çoğu için ortak payda!
İşte o zaman “Acaba”
diyor insan.
Gerçekten sonuç
alınmak mı isteniyor?
Yoksa. . .
Amaç bir gösteri
düzenlemekten mi ibaret?
Yine o zaman endişe
ediyor insan.
“Akil” kavramının,
yerini “sakil” sözcüğüne bırakmasından!
Hepsi olsun. . .
TÜSİAD, MÜSİAD
derken; KÜSİAD’a geldi sıra.
Türk işadamı olur
da, Kürt işadamı olmaz mı?
Var zaten.
Hem TÜSİAD da, hem
MÜSİAD da çok var.
Olsun.
KÜSİAD da olsun.
Kola Kurda da olsun.
Kürtcell de olsun.
Kürt Dil Kurumu da
olsun.
Kürt Standartları
Enstitüsü de olsun.
TRT 6’nın adı, TRT
Kürt olsun.
CNN Kürt olsun.
Haber Kürt olsun.
Kürt-İş olsun.
Kürt Tabipleri
Birliği olsun.
Kürt Kızılay’ı
olsun.
Vay be.
Benden de iyi “akil
insan” olurmuş!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder