Cumhuriyet Nişanı “güme”
gitti!
Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül “Aziz kardeşim” diye başladı konuşmasına:
“Bütün siyasi
hayatınız boyunca ülkenizde demokrasinin hüküm sürmesi ve kalkınmanın
hızlanması için mücadele ettiniz. Demokrasinin askıya alındığı dönemlerde dahi
ülkenize zarar vermemek için hep sağduyu, sabır, fedakârlık ve vatanperverlik
duygusu içinde hareket ettiniz.”
Pakistan Başbakanı
Nevaz Şerif huşu içindeydi.
Türkiye
Cumhurbaşkanı’nın iltifatları ise bitecek gibi değildi:
“Bu erdemlerinizle
Pakistan halkına ve biz dostlarınıza hep güven verdiniz, umut aşıladınız.
Nitekim ülkenizin tarihinde bir ilke imza atarak üçüncü defa Başbakan seçilme
başarısını gösterdiniz.”
Abdullah Gül,
Cumhuriyet Nişanı’nı Nevaz Şerif’in boynuna takmadan; sözlerinin üzerine bir de
cila çekti:
“Engin tecrübeniz ve
dirayetli önderliğinizle, ülkenizi daha huzurlu ve daha müreffeh bir geleceğe
taşıyacağınıza olan güvenim tamdır.”
* * *
Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan tarafından da izzet ve ikramla karşılanan Nevaz Şerif, bunca methiyeyi
ve itibarı gerçekten hak eden biri mi acaba?
Hiç sanmam.
Pakistan’da,
Abdullah Gül’ün sıraladığı nitelikleri taşıyan bir kişi vardı aslında.
Hem “yürekten” demokrattı,
hem de verdiği demokrasi mücadelesinin bedelini hayatıyla ödemeyi göze alacak kadar
“yürekli” bir insan.
Adı da, Benazir
Butto’ydu.
* * *
Suikasta kurban
gitmeden iki ay önce yazdığı yaşamöyküsünde, Nevaz Şerif’e de sıkça yer vermişti
Butto.
Örnekse demişti ki:
“ISI (Pakistan Gizli
Servisi) General Ziya’nın ‘siyasi oğlu’ Nevaz Şerif’i Başbakan yapmaya söz
vermişti. Nevaz Şerif zaten Pencap Başbakanı olduğu için, emirlerimi
dinlemeyeceğini ve benim sadece İslamabad’da Başbakan sayılacağımı söyledi.”
Yine demişti ki:
“Nevaz’ın sosyal ve
siyasal çalışmaları hiç de ileriye dönük değildi, oldukça gericiydi.
Pakistan’da bir ilerleme görülmüyordu. Nevaz Şerif ‘İslamlaştırma’ konusunda
yaptığı çalışmaları anayasal çerçeveye sığdırmaya çalışıyor, Taliban toplumunu
övüyor ve Pakistan’da onu taklit etmek istiyordu.. Partimiz, Senato’daki gücünü
kullanarak; Nevaz’ın Pakistan’ı bir din devleti haline dönüştürme çabalarını
engellemeye çalışıyordu.”
* * *
Pakistan’da ne olup,
bittiği bir yere kadar önemli.
Asıl mesele, orada
olanların “burada” nasıl değerlendirildiği!
Yani…
Nevaz Şerif’in
demokratlığı da, bizimkilere benziyor:
“İşine geldiği
zaman, işine geldiği kadar!”
Yoksa Türkiye’nin
“Cumhuriyet Nişanı” neden ona verilsin, doğru dürüst nişan alınacak başka hedef
mi kalmadı koca dünyada?
Gülmeyin, ciddiyim
Çeşme Esnaf
Odası’nın, Sakız’a gidip, İzmir’in EXPO adaylığı için destek istediği haberini
okuyunca aklıma geldi.
Biz de 2000 yılında
Yunanistan Cumhurbaşkanını ziyaret etmiştik.
Rahmetli Ahmet
Piriştina ve Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş’ın da bulunduğu kalabalık bir
heyetle; Yunanistan’ın, o yılki İEF’de “onur konuğu ülke” olmasına yönelik
talebimizin kabul edilmesini rica etmiştik.
Sayın Cumhurbaşkanı
da, ardından gittiğimiz Atina Belediye Başkanı da gayet olumlu karşılamıştı
isteğimizi.
Ne çare ki, olmadı.
Sakız Belediye
Başkanı Polidoros Lamprinoudis ve Sakız Ticaret Odası Başkan Yardımcısı Vasilis
Pappas da, Çeşme’den gelen heyete İzmir’in EXPO adaylığını desteklediklerini
söylemişler.
Hatta Pappas, “Sakız
Ticaret Odası olarak Başbakan Samaras’a mektup gönderdik ve İzmir’i
desteklediğimizi belirttik” demiş.
Umarım çabalar
sonuca ulaşır bu kez ve Yunanistan Başbakanı, Sakız’dan gelen mektubu okuyunca;
Dubai’ye verdikleri desteği geri çeker!
Tek karelik futbol!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder