İyilikten maraz
doğa(bili)r!
Bölgeye
gidenler yazıp, söylüyor. Üstelik aylardır. Suriye sınırındaki gümrük
kapılarından geçmek işine gelmezse, beş on metre yan taraftan girmek mümkün
Türkiye’ye.
Nasıl?
Selamsız
sabahsız.
Elini
kolunu sallaya sallaya.
Zor durumda
kalan insanlara yardım etmeye, eyvallah.
Pardon
ama…
Türkiye
“yol geçen hanı” değil.
Hele
“dingonun ahırı” hiç değil.
Her
şeyin bir usulü, erkânı olur.
Gücün ne
kadarına yetiyorsa o kadar sığınmacıyı alır, elinden geldiğince ağırlarsın.
O kadar.
Eğer
ciddi bir devlet isen de daha fazlasına göz yummazsın.
* * *
Gelen,
giriyor.
Giren
ise istediği yere gidiyor.
Biri
çıkıp cevap versin:
“Suriye
nere, İzmir nere? Ne işi var Suriye’den gelenlerin İzmir’de?”
Yine
soruyorum:
“20
ildeki 20 barınma merkezinde kalan 200 bin sığınmacının dışındaki 300 bin
Suriyeli nerede?”
* * *
Eskiler
“İyilikten maraz doğar” demişler.
Bilmeyenler
için yazalım.
Maraz,
“dayanılması güç durum” demek.
Aynen
öyle.
Bu
gidişin sonu, ciddi sıkıntılara gebe.
* * *
Üzülüyoruz
elbette yaşanan olaylara.
Ne
Suriyeli, ne Bengaldeşli, ne Somalili; şu dibi çıkmış dünyadaki hiç kimse, aç
ve açıkta kalmasın istiyoruz.
Senin
gücün varsa, topla dünyada kim var, kim yok; hepsine bak.
Fakat
kusura bakma…
Benim
tencerem zor kaynarken, her şey bir yere kadar.
* * *
Diyebilirler
ki:
Biz
bakarız.
Tamam.
Bakın o
zaman.
İlk iş,
Sayın Başbakan’ın Ankara ve İstanbul’daki evlerine birer Suriyeli aileyi
yerleştirin.
Başka?
Evlerine
sığınmacı konuk almak isteyenler el kaldırsın.
Hatta “4” işareti yapsın!
Sakın ha!
Suriyeli
sığınmacıların yarattığı “dirlik, düzenlik, güvenlik” endişesinin ötesinde, bir
başka soru daha var gündemde:
“Acaba bu kişiler
yerel seçimlerde oy kullanacak mı?”
CHP İzmir
Milletvekilleri Aytun Çıray ve Birgül Ayman Güler bu sorunun cevabını arıyor.
Ben de öyle.
Bir yabancı oy
kullanamaz durduk yerde.
Yabancıların, önce
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olması gerekir ki; onun kararını verme yetkisi de,
Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel
Müdürlüğü’nde.
Bilgi
Edinme Yasası’nın verdiği hakkı kullanarak
Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’ne sordum:
“Son bir yılda kaç
kişi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına kabul edilmiştir? Bunların uyruklarına
göre dağılımı nedir?”
Cevap verirler mi,
nasıl verirler, bilmem.
Bildiğim, o
soruların cevabını merak eden herkesin; başta milletvekilleri olmak üzere, işin
peşine düşmesidir.
Türkiye’yi
yönetenler ise böylesine yanlış ve çirkin bir yolu açma aymazlığına
düşmemelidir.
Asla ve sakın ha!
Tek karelik istikamet!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder