23 Eylül 2013 Pazartesi

Umut tabloları / Feyzi Hepşenkal / Milliyet Ege / 23 Eylül 2013


Umut tabloları

Karamsar mısınız, benim gibi.
Günlük yaşamınıza yönelik müdahalelerden, ülkeyi yönetenlerin azar ve aşağılamalarından, pervasızca süren kadrolaşmadan, polis devletine doğru gidişten, ekonomik sıkıntının giderek artmasından, savaş yanlısı bir siyaset güdülmesinden, Türkiye’nin düşmanlarının çoğalmasından, terörün yeniden başkaldırma ihtimalinden endişe mi duyuyorsunuz; benim gibi.
“Ne olacak bu memleketin hali?” sorusuna cevap aramaktan içinize fenalık mı geldi, benim gibi.
“İktidara gerçek manada aday ve alternatif bir siyasi parti ne zaman ortaya çıkacak?” arayışı, sizin de kafanızda dolaşmadık yer bırakmıyor mu, benim gibi.
Sakin olun.
Strese ve hele paniğe hiç gerek yok.
MetroPOLL Araştırma Şirketi’nin son “Türkiye Nabzı” araştırmasında iki sonuç var ki…
Onlar aslında birer umut tablosu.

* * *

31 ilde, toplam 1215 kişi ile gerçekleştirilen araştırmada sormuşlar ahaliye, “Önümüzdeki yerel ve milletvekili seçimlerinde farklı partilere oy verebilir misiniz?” diye.
Siz de görüyorsunuz işte.
Yüzde 47 “Evet” demiş:
“Evet, verebilirim.”
Diğer yanda “Hayır, vermem” diyenlerin oranı, yüzde 44 sadece.
Dikkat.
“Hayır” diyen, yüzde 44.
Ki onlar geçen seçime katılan siyasi partilere ve bağımsız adaylara oy vermişler.
AKP’nin aldığı yüzde 49,95 oy da, CHP’nin aldığı yüzde 25,94 oy da, MHP’nin aldığı yüzde 12,98 oy da, bağımsız adayların yani BDP’nin aldığı yüzde 6,58 oy da; o yüzde 44’ün içinde.
Bir başka ifade ile…
2011 yılında aldıkları oyun aslında ancak yarısına sahip bütün partiler.
Ya öteki yarısı?

* * *

Bu sorunun yanıtı da, ikinci tabloda beliriyor zaten.
Yine sormuşlar:
“Türkiye’de sizin de oy verebileceğiniz yeni bir partiye ihtiyaç olduğunu düşünüyor musunuz?”
Yüzde 45 “Evet” demiş.
Yeni bir partiye…
Evet. Evet. Evet.

* * *

Eh o zaman, herkes aklını başına alsın.
Halkın “yeni bir parti” beklentisi karşısında, bütün partiler kendilerini yeniden derleyip, toplasın.
Aksi halde…
Yeni bir parti “güneş gibi doğacak” tez vakitte.




İşte hayat

Geçen gün şöyle bir baktım etrafıma.
Ama alıcı gözle.
Ve dinledim.
Fakat dikkatle.
Hava sıcaktı.
Güneş bulutların arasına bir giriyor, bir çıkıyordu.
Uzaklarda bir yerde gök gürüldüyordu.
Kuşlar ötüyordu.
Hatta Ağustos’tan kalan böcekler bile.
Yandaki inşaat ise pata küte sürüyordu.
Yakın zamana kadar yaz aylarında “inşaat yasağı” vardı oysa.
İnsanlara birkaç ay kafayı dinleme fırsatı verilirdi.

Karpuz satanların bağrışlarına, hurdacı kamyonlarına; inşaata gelip, giden devasa beton dökücü araçların ve inip, kalkan çekiçlerin, balyozların sesi de karışıyor artık.
Hayat da böyle bir şey zaten.
İçinde acı-tatlı, iyi-kötü her şey var.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder