17 Eylül 2013 Salı

Tokat atan o el! / Feyzi Hepşenkal / Milliyet Ege / 17 Eylül 2013


Tokat atan o el!

Velev ki, memleketin Gençlik ve Spor Bakanı’yım.
Taraf Gazetesi yazarı Mehmet Baransu 12 Eylül günü bir twit atıyor hakkımda:
“Ankara'da AK Partililer şunu konuşuyor; Başbakan Erdoğan iki hafta önce Bakan Suat Kılıç’a (yani bana) tokat atmış. Bu doğru mu?”
İki gün sonra, temel atma ve açılış programlarına katılmak üzere bugün Amasya’nın Merzifon ilçesine gidiyorum.
Önce Belediye Başkanı Mehmet Kadri Aydınlı’yı makamında ziyaret ediyor, ardından bakanlığımın Merzifon’a yaptığı yatırımlar hakkında bilgi veriyorum.
Gazeteciler rahat durmuyor.
Baransu’nun yazdıklarını soruyor.
Ben de kendime soruyorum:
“Ne yaparım bu durumda?”

* * *

Eğer “yalansa” yazıp, söylenenler; kimsenin soru falan sormasını iki gün beklemezdim zaten.
Anında uçardım Mehmet Baransu’nun üzerine.
Tokat mı?
Al sana tokat.
Hem de Osmanlı cinsinden!
Yanlış anlaşılmasın.
Fiziki olarak tokat atmaktan söz etmiyorum.
Onu doğduğuna pişman edecek o kadar çok enstrüman var ki, hepsi de tokattan beter!

* * *

Hadi kendimi değil de, başbakanı düşünüp, sustum.
Ya o soru?
“Başbakan size tokat attı mı?” diye sorulduğunda, nasıl “Bunlar lüzumsuz” demekle yetinir ve susardım!
Attığım naranın sesi Ay’dan yankılanır, masaya vurduğum yumruğun şiddetinden ortalık sallanırdı:
“Heyyt… Herkes aklını başına alsın. Ben Türkiye Cumhuriyeti’nin bir bakanıyım. Burası aşiret devleti mi? Burası şeyhlik mi, şıhlık mı? Kim kime tokat atıyor? Bunu yazan yalancıdır, şerefsizdir, ahlâksızdır. Çünkü hem bana, hem de dünyanın en demokrat lideri Sayın Başbakan’a hakaret etmekte, iftira atmaktadır. Şunu iyi bilin, bunun hesabı iki cihanda sorulacaktır.”

* * *

Velev ki, memleketin Gençlik ve Spor Bakanı’yım.
Taraf Gazetesi yazarı Mehmet Baransu’nun yazdığı ise doğru.
Yine kendime soruyorum:
“Ne yapardım?”
Bir kere Baransu, “Başbakan, Gençlik ve Spor Bakanı’na tokat attı” diye yazmazdı, yazamazdı zaten
Ancak “Başbakan, Gençlik ve Spor Bakanı’na tokat atmaya kalkıştı” diye yazardı.
Çünkü bana tokat atmaya kalkan “o el” var ya, o el…
Daha havadayken yakalanır ve kırılırdı.


Antakya’ya gitme zamanı

Fuar kapandı, gitti; bir türlü fırsat olmadı yazmaya.
Oysa İzmir Fuarı’nda gerçekleştirilen “Özgür Mikrofon Söyleşileri”nin konuğu olan Enver Aysever’in, “Başkan Kocaoğlu’nun Diyarbakır gezisi çok önemli. Ben isterim ki, Başkan kalksın Antakya’ya da gitsin. Oradaki insanların da koluna girsin. Antakya Belediye Başkanı’nı da buraya çağırsın ve desin ki ‘Barış kentine hoş geldin. Sen barış kentinin belediye başkanısın, orada savaş olmaz’ desin” şeklindeki çağrısı önemliydi.
Sadece Suriye sınırında olduğu, bu nedenle yaşadığı sıkıntılar nedeniyle değil…
Sürekli olarak kaşındığı için açılan yaraların bir türlü kapanmadığı bir yer orası.
Dolayısıyla Hatay’la, Antakya ile “dayanışmanın” da tam zamanı.
Kocaoğlu, tıpkı Diyarbakır seferi gibi bir çıkarmalı yapmalı.
O zaman dediğimi tekrarlıyorum:
Gidecekler arasına beni de yazın.


Tek karelik beş kardeş!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder