Tokat atan o el!
Velev ki, memleketin
Gençlik ve Spor Bakanı’yım.
Taraf Gazetesi
yazarı Mehmet Baransu 12 Eylül günü bir twit atıyor hakkımda:
“Ankara'da AK
Partililer şunu konuşuyor; Başbakan Erdoğan iki hafta önce Bakan Suat Kılıç’a
(yani bana) tokat atmış. Bu doğru mu?”
İki gün sonra, temel
atma ve açılış programlarına katılmak üzere bugün Amasya’nın Merzifon ilçesine
gidiyorum.
Önce Belediye
Başkanı Mehmet Kadri Aydınlı’yı makamında ziyaret ediyor, ardından bakanlığımın
Merzifon’a yaptığı yatırımlar hakkında bilgi veriyorum.
Gazeteciler rahat
durmuyor.
Baransu’nun
yazdıklarını soruyor.
Ben de kendime
soruyorum:
“Ne yaparım bu
durumda?”
* * *
Eğer “yalansa”
yazıp, söylenenler; kimsenin soru falan sormasını iki gün beklemezdim zaten.
Anında uçardım Mehmet
Baransu’nun üzerine.
Tokat mı?
Al sana tokat.
Hem de Osmanlı
cinsinden!
Yanlış anlaşılmasın.
Fiziki olarak tokat
atmaktan söz etmiyorum.
Onu doğduğuna pişman
edecek o kadar çok enstrüman var ki, hepsi de tokattan beter!
* * *
Hadi kendimi değil
de, başbakanı düşünüp, sustum.
Ya o soru?
“Başbakan size tokat
attı mı?” diye sorulduğunda, nasıl “Bunlar lüzumsuz” demekle yetinir ve
susardım!
Attığım naranın sesi
Ay’dan yankılanır, masaya vurduğum yumruğun şiddetinden ortalık sallanırdı:
“Heyyt… Herkes aklını
başına alsın. Ben Türkiye Cumhuriyeti’nin bir bakanıyım. Burası aşiret devleti
mi? Burası şeyhlik mi, şıhlık mı? Kim kime tokat atıyor? Bunu yazan yalancıdır,
şerefsizdir, ahlâksızdır. Çünkü hem bana, hem de dünyanın en demokrat lideri
Sayın Başbakan’a hakaret etmekte, iftira atmaktadır. Şunu iyi bilin, bunun
hesabı iki cihanda sorulacaktır.”
* * *
Velev ki, memleketin
Gençlik ve Spor Bakanı’yım.
Taraf Gazetesi
yazarı Mehmet Baransu’nun yazdığı ise doğru.
Yine kendime
soruyorum:
“Ne yapardım?”
Bir kere Baransu,
“Başbakan, Gençlik ve Spor Bakanı’na tokat attı” diye yazmazdı, yazamazdı zaten
Ancak “Başbakan,
Gençlik ve Spor Bakanı’na tokat atmaya kalkıştı” diye yazardı.
Çünkü bana tokat
atmaya kalkan “o el” var ya, o el…
Daha havadayken
yakalanır ve kırılırdı.
Antakya’ya gitme zamanı
Fuar kapandı, gitti;
bir türlü fırsat olmadı yazmaya.
Oysa İzmir Fuarı’nda
gerçekleştirilen “Özgür Mikrofon Söyleşileri”nin konuğu olan Enver Aysever’in,
“Başkan Kocaoğlu’nun Diyarbakır gezisi çok önemli. Ben isterim ki, Başkan
kalksın Antakya’ya da gitsin. Oradaki insanların da koluna girsin. Antakya
Belediye Başkanı’nı da buraya çağırsın ve desin ki ‘Barış kentine hoş geldin.
Sen barış kentinin belediye başkanısın, orada savaş olmaz’ desin” şeklindeki
çağrısı önemliydi.
Sadece Suriye sınırında
olduğu, bu nedenle yaşadığı sıkıntılar nedeniyle değil…
Sürekli olarak
kaşındığı için açılan yaraların bir türlü kapanmadığı bir yer orası.
Dolayısıyla
Hatay’la, Antakya ile “dayanışmanın” da tam zamanı.
Kocaoğlu, tıpkı
Diyarbakır seferi gibi bir çıkarmalı yapmalı.
O zaman dediğimi
tekrarlıyorum:
Gidecekler arasına
beni de yazın.
Tek karelik beş kardeş!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder