Oyalama… Saklama…
İzmir Büyükşehir
Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile birlikte 129 kişinin yargılandığı dava 3
Nisan 2012’de başlamıştı.
Ondan önce, aylarca
süren hazırlık soruşturması vardı.
Ondan da önce, yine
aylarca “dinleme-izleme” yapılmıştı.
Geçen gün yapılan
son duruşmada ise davanın 23 Kasım’a ertelenmesi kararı çıktı.
Görünürdeki mesele,
İZBAN’la ilgili 90 saniyelik bir tanıtım filminin yeni bir bilirkişi
incelemesine tabi tutulması.
Ne filmmiş be!
Yapmayın.
İnsanları,
üzerlerine yapıştırılan “sanık” yaftasıyla daha fazla dolaştırmayın.
Böcekleri
yerleştirmiş, dinlemişsiniz. Belediyenin bütün kayıtlarını didik didik
etmişsiniz. Mutlaka sanıkların malvarlıklarını falan da iyice incelediniz.
Elde 90 dakikalık
tanıtım filminden başka bir şey yok mu yani?
Varsa da, yoksa da…
Verin kararınızı,
herkes ne yapacağını bilsin.
* * *
Buna benzer yığınla
olay yaşanıyor.
Bakıyorsun.
Bir kargaşa, bir
karmaşa, her şey bir muamma!
Bakın mesela…
Emekli Tuğgeneral
Levent Ersöz, Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ı zehirleyerek öldürmekle yargılanıyor
ya… Geçen Çarşamba günü yapılan duruşmada, Ersöz’ün avukatı demiş ki:
“Madem gizli tanığın
saçma sapan beyanları ciddiye alınıyor ve dava açılıyor o zaman biz de Sayın
Semra Özal’ın yargılanmasını talep ediyoruz. Zira gizli tanığın beyanlarına
göre şantaj yaparak zehirleten Levent Ersöz, zehirleyen ise Semra Özal’dır.”
Gel de şaşma.
Bu ne acayip bir
muamma!
* * *
Saymakla bitmez ama
alın size bir başka muamma:
“Taraf gazetesinden Fırat Alkaç’ın haberine göre Adana polisi
mayıs ayında bir ihbarı değerlendirerek yaptığı operasyonda 12 El-Kaide
militanını gözaltına aldı. Zanlıların kaldıkları adreslerde yapılan aramalarda,
çok sayıda bilgi, belge ve dijital veriye el kondu. Bunun yanı sıra zanlılara
ait adreslerde, emniyetin açıklamalarına göre, iki kilogram da sarin gazı ele
geçirildi.”
Ya sonra?
12 militandan 11’i serbest
bırakıldı. İki kiloluk maddenin ise sarin gazı değil de, antifriz olduğu
açıklandı.
Uzmanlara göre oysa…
Antifriz sıvıdır, öteki de adı
üstünde; GAZ.
Militanlar mı?
Merak etmeyin.
Onlar Suriye’deymiş.
Görev başında!
Muhammara değil muamma
Bir “muhammara” var.
Ekmek içi, ceviz içi, zeytinyağı, kimyon, salça ve pul biberle yapılan bir meze.
Bizim sözünü
ettiğimiz ise…
Muamma.
Yani, bilinmeyen
şey.
Hiç sevmem
bilinmeyeni.
“Yalan” kadar
düşmandır, gerçeğe.
Örnekse…
Haziran ayı başından
beri bekliyoruz:
İzmir’deki eli
sopalılar kimdi?
Vali Bey’e de
defalarca sorduk.
Cevap yok.
Vaziyet, muamma!
Bir soru daha…
Daha yukarılara.
Şu kimyasal silah,
gerçekten beter bir şey.
Sahi.
Türkiye’nin elinde
var mı, kimyasal silah?
Yoksa…
O da mı, bir muamma?
Tek karelik sonuç!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder