Gri gitti renk geldi
O şarkıyı dinlerken
sadece “Eylül’de Gel” kelimeleri kalır yerinde ve herkes kendini sözünü yazar
diğerlerinin üzerine.
Gözler kapanır ve
fırtınalar kopar gönüllerde.
Acayip bir şarkıdır
Eylül’de Gel.
İnsana umut da
verir, hüzün de.
Ve Eylül gelir.
Hem daha ilk adımda,
Dünya Barış Günü ile…
Şarkısı gibi, Eylül’ün
ilk günü de bir acayip geldi.
Özgürlükten ve
değişimden yana olanlar “tek sesli, tek kutuplu, tek adamlı” bir dünyada
yaşamak istemediklerini; çevrelerindeki merdivenlere, kaldırımlara yansıttılar
önce.
* * *
Ruhsuz griye karşı,
al sana kırmızı.
Silik griye karşı,
al sana mavi.
Dayatmacı griye
karşı, al sana yeşil.
Tek tipçi griye
karşı, al sana sarı.
Grizekalılara inat,
gökkuşağı.
Beton kafalara inat,
rengârenk bir dünya.
* * *
Gençlerimiz harika.
Ellerine kan
bulaştırmak isteyenlere, boyalı elleri ile direndiler inançla.
Ve dayanamadı yoz
gri, darmadağın oldu grizekalılar, şaşırdı beton kafalar.
Umut, hüznü yendi.
Renkler kazandı
sonunda.
* * *
1 Eylül’de ise coşku
merdivenlerden, sokaklara yansıdı.
El ele tutuştu
insanlar.
Her yerde…
Ama her yerde…
Önlerine dikilen
polise rağmen, barış zincirleri oluşturdular.
Eller sımsıkı
kenetlendi birbirine.
Onları ayırmak için
kimi zaman zor kullandılar.
İttiler, kaktılar.
Başaramadılar.
İnsanlar tuttukları
eli bırakmadılar.
* * *
Gerçekten acayip bir
Eylül yaşanıyor.
Bir yanda barış, bir
yanda polis.
Bir yanda barış,
diğer yanda savaş.
Şüphen mi var
arkadaş?
Elbette barış
kazanacak.
Savaş davulları tam
ortasından patlayacak.
Tokmaklar,
tutanların kafasında parçalanacak.
Hey.
Uyanın.
Eylül geldi ve bu Eylül
bundan öncekilere hiç benzemiyor.
“Kaldırım”
deyip, geçme
Dünyanın
her yerinde çok uzun yıllar öncesinden beri hayata renk verilir.
Duvarlar
boyanır güzelce.
Bazen
bir grafitti süsler eski bir duvarı.
Bazen
tablo gibi bir resim yansır çok katlı binaların duvarlarına.
Hele
kaldırımlar.
Hele
hele Julian
Beever gibi sanatçıların
fırça darbeleriyle yapılan üç boyutlu kaldırım resimleri birer şaheser değildir
de, nedir?
“Tek karelik
kaldırım” fotoğrafında, Beever çizdiği bir resmin başında işte.
Daha neler var,
neler.
Hepsi de şaşılası
şeyler.
Zaten her gören
şaşırıyor.
Dönüyor, bir daha,
bir daha bakıyor.
Şimdi soralım:
Bizim
kaldırımlarımız neden yoksun böyle manzaralardan, bilen var mı?
Tek karelik Julian Beever
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder