İzmir’in “istisnai” adayları
CHP’de 16 tane genel
başkan yardımcısı var. Sayı çok. Dolayısıyla hepsinin “eşgüdüm” içinde
çalışması zor.
O nedenle önerim,
bir de “Genel Başkan Yardımcılarından” sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olmalı
CHP’nin!
Zira Genel Başkan
Yardımcısı Gürsel Tekin’in “Başvuru süresi uzatılacak. Aralık ayına çekilmesi
planlanıyor” dediği gün…
Bir diğer Genel
Başkan Yardımcısı Gökhan Günaydın “Süre kesinlikle uzatılmayacak” dedi.
Günaydın’ın bu
“kesin” açıklamasına, “en birinci” Genel Başkan Yardımcısı Adnan Keskin’den de
“onay” geldi.
CHP açısından dikkat
edilmesi gereken fasılların başında “bu durum” geliyor bence.
* * *
Gelelim güncel
meseleye…
Kimler aday oldu,
kimler neden olmadı ve benzeri soruların yanıtını; Gökhan Günaydın’ın açıklamasında
aramak gerekiyor.
Kritik cümle şu:
“Genel Merkez’e
başvuru yolu, istisnai durumlar için açık tutuluyor…”
İşte.
Aziz Kocaoğlu’nun
da, Hüseyin Aslan’ın da, Tunç Soyer’in de 2 Eylül’de başvuru yapmaması;
durumlarının “istisnai” olduğunu düşünmelerinden kaynaklanıyor.
* * *
Kocaoğlu “Zaten
Başkan” nasıl olsa.
Tunç Soyer,
şöhretinin İzmir sınırlarını aştığına ve özellikle ulusal basında kendisini
destekleyenlerin çokluğu sayesinde “adaylık ihtimalinin” son ana kadar masada
kalacağına inanıyor mutlaka.
Hüseyin Aslan daha
da açık konuşmuş, “Benim konumumda ve donanımımda bulunan kişileri başta CHP
Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere parti üst yönetiminin göz
önünde bulunduracağına, kararlarını da buna göre vereceğine inancım tamdır”
diyor.
Diğer yanda, adı
geçenlerden sadece Hakan Tartan adaylık dosyasını verdi.
O da parti
genelgesinde belirtilen koşulların aksine, CHP İzmir İl Başkanlığı’na değil;
CHP Genel Merkezi’ne gidip, verdi.
Yani…
Sıraladığım bu dört
isim, 2 Eylül virajına, hızlarını kendilerine göre “birer vites yükselterek”
girdiler!
* * *
Potansiyel adayların
izleyecekleri iki ana yol var önümüzdeki süreçte.
İlki Genel Merkez’in
yaptıracağı kamuoyu araştırmalarında “birinci çıkmak” için “hava basmaya, gaz
vermeye” devam etmek.
İkincisi, karar
vericileri etkileme, onlara baskı yapma gücü olan “kişi ve kurumları” harekete
geçirmek.
Eh artık.
Kimin gücü, neye
yeterse!
Ayıkla pirincin taşını
Geçmişinde önseçim
geleneği olan bir siyasal parti, bu demokratik yöntemi uygulamazsa ne olur?
Olan şu:
Konak’ta 10,
Gaziemir’de 7, Güzelbahçe’de 6, Karşıyaka’da 7, Karabağlar’da 9, Balçova’da 9,
Bayraklı’da 11, Buca’da 14, Bornova’da 8, Çiğli’de 15, Aliağa’da 7, Çeşme’de
12, Dikili’de 8, Menderes’te 14, Urla ve Selçuk’ta da 7’şer kişi belediye
başkanlığına aday oldu.
Hadi bakalım.
Gel de çık işin
içinden!
* * *
Bir de şu var tabii.
Aday sayısı
özellikle beşten fazla olan yerlerde, insanlar görevdeki belediye başkanının
“değişme zamanı” geldiğine inanıyor olmalı ki; böylesine iştahlı.
Hele aday sayısı
10’un üzerindeki Konak, Buca, Çeşme, Çiğli, Menderes ve Bayraklı’da; var mı
bunun başka bir izahı?
Tek karelik ya kısmet!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder